22 Şubat 2011 Salı

GİRİŞ

  • Öğretmenin Rolü
  • Öğrencinin Rolü
  • Briç Kursunu Öğretmek
  • Briç Kursu Ders Planları


GİRİŞ


Deklarasyon kursu, sekiz haftalık bir briçle tanışma tecrübesidir. Bu kursta neyi anlatmadığımız neyi anlattığımızdan daha önemlidir. Dokuzuncusu “ilave bölüm” Stayman Konvansiyonunu anlatır. Öğretmen isterse bu bölümü de öğretmek için kursunu bir hafta daha uzatır veya öğrencilere bunu okumalarını söyleyebilir.


Bu başlangıç kursunun maksadı, öğrencilere briçin ne olduğunu tecrübe etmelerine fırsat vermek ve bu tecrübeden zevk almalarını sağlamaktır. Bu sekiz veya dokuz haftalık kursta oynamak, konuşmak, keşfetmek ve muhakeme yürütmek fırsatları olacak ve oyun hakkında düşünmeye başlayacaklardır. Bu süre esnasında öğrencilerimize nasıl oynanması gerektiği hususundaki şahsi fikirlerimizi söylememeliyiz. Her şeyi basit tutmalıyız.


“Temel” briç kursu hemen, hemen unutulmak üzeredir. Başlangıç kursu diye başlayan öğrencilerin, anlatılanları anlamadıkları için, bir iki ders sonra bırakıp gittiklerini çok duyuyoruz. Öğretmenlerin çok fazla şeyi öğretmeye çalışmalarının hatalı olduğunu birçok el kitabında okuyoruz. Briç Öğretmenleri olarak, öğrencilerimiz için, konuları basit tutma ihtiyacını anlamalı ve buna riayet etmeliyiz.


Basitliğin gerekli olduğunu kabul etmekle birlikte, bunu uygulamak cesaret ister. Briç turnuvalarında, briç kulüplerinde gerçek briç dünyasında faal olduğumuz için, briçi ilk öğrendiğimiz günleri hatırlamamız zordur. Ayrıca, yeni başlayan birinin turnuvaya alışmasının ne kadar zor olduğunu bildiğimiz için, öğrencileri baştan itibaren buna hazırlamanın iyi bir fikir olduğunu düşünebiliriz. O bakımdan öğrenciler için zor gelebilecek konuları işlemeye başlayabiliriz.


Bizim temel briç kursumuz, diğer boş zaman değerlendirme faaliyetleri ile yarışma halindedir. O bakımdan kursumuzu öğrenciler için eğlenceli hale getirmeliyiz, yoksa onları resim yapma, yün örme gibi diğer hobilere kaybedebiliriz. Öğrenciler dersten çıkarken, oyunun heyecanı ile dolu olmalı, yeni arkadaşlar edindikleri için mutlu olmalı ve briçe hayranlık duymalıdır. Briç kursuna yazılan kişilerin ihtiyaçlarına odaklanmalı ve onların “briç oyuncusu” değil “briç öğrencisi” olduklarını unutmamalıyız.

Mesleğin Aletleri


En iyi neticeleri almak için şu teçhizatın olması şarttır:
• Öğretmenin El Kitabı (yani bu kitap)
• Her öğrenci için Deklarasyon kitabı
• Her masa için bordlar ve kartlar.


ÖĞRETMENİN ROLÜ


Sabırlı, bilgili, kendini işine adamış – bir öğretmeni tarif ederken akla gelen kelimeler bunlar. Aristo “Öğretmen bir fikrin doğması esnasındaki ebedir” demiştir. Asırlardır, eğitim filozofları başlangıçta paradoks gibi gelen şu gerçeği dile getirmişlerdir: kimseye bir şey öğretemezsiniz; öğrenciler kendilerine öğretmelidirler.


Bu felsefe öğrenci ile öğretmek arasındaki ilişkiye nasıl adapte edilebilir? En uç noktaya çekilince, teorik olarak öğretmenler olarak biz, evde oturup öğrencilerin oyunu kendilerinin öğrenmesini beklemeliyiz. Mamafih, öğrencilerin öğretmene ihtiyaçları vardır: bir şey anlatmak için değil; öğrencilerin kendilerine öğretmeleri için gerekli ortamı sağlamak için.


Doğru Cevap


Tipik bir öğrenci öğretmen ilişkisine bakalım. Öğrenme işlemini, öğretmenin verdiği doğru cevapları ezberlemek olarak düşünebiliriz. İşin kötüsü, doğru cevaplarda ısrarlı olmak, öğrencinin bağımsız bir öğrenme işlemini bulmasını önler. Öğretmen olarak, daima doğru cevapları söylememiz gerektiğine inanmıyorsak, nasıl öğretebiliriz.


Farz edelim, oyunu açma kurallarını anlatmayı bitirdik ve öğrenci şu eli alıp 1♥ dedi:
♠ Q J 10 9 8 Sabredip, sakin durabiliriz. Hatta, çok toleranslı olup, sukutu
♥ A K Q hayale uğradığımızı belirtmemeyi de, zaman içinde
♦ 8 7 öğrenebiliriz. Ama bu tavır, uzun vadede, öğrenciler hatta
♣ J 4 2 öğretmen için iyi olmayacaktır.


Daha iyi bir yaklaşım, öğrenme işleminin içine girmeye çalışmaktır. Bu cevabı yanlış diye ret etmek yerine (biz dersi anlattık ama öğrenci bir şey öğrenmemiş) – öğrencinin trefli veya karo yerine körü seçmesinden dolayı bir şey öğrenmiş olduğunu düşünebiliriz. Öğrenci onör kartların değerini fark etmiş. Bu pozitiftir ve bunu belirtmeliyiz:
“Doğru yoldasın – onör kartlar önemlidir ama, başlangıçta bunu görmek kolay olmasa da, hangi renkte oynanacağına karar verirken, uzun renkler daha önemlidir. En uzun rengin ile açmanı tavsiye ediyorum ve bunun nasıl netice vereceğini görelim.”


Öğrenci genellikle sizin tavsiyenize uyar. İkna olmazsa, öğrenciye ortağında üç körü ve üç piki olan bir el vermesini ve diğer elleri de tesadüfi bir şekilde dağıtmasını söyleyin. Öğrenci önce uzun ama zayıf olan rengi koz yaparak kontratı oynar; daha kısa fakat kuvvetli olan rengi koz yaparak oynar. Neticeleri görür ve sizin rehberliğinizde, kendi kendine öğretmiş olur.


Bazen bir öğrenci öğrettiğimiz şeyin yanlış olduğunu iddia edebilir. Sınıfların çoğunda, tam acemiler ile biraz bilenler bir arada olurlar. Biraz bilenler, konunun çok ilerisinde olan ve konuyla alakası olmayan sorular sorabilirler. Bazen bu soruların soruluş şekli düşmanca bile görünebilir. Mesela, konuş konturunun forsing olduğunu anlatırken, bir öğrenci şöyle lafınızı kesebilir:


“Bu doğru değil! Ortağım konuş konturu atınca sağımdaki oyuncu konuşursa pas geçebilirim. Yani konuş konturu forsing değildir.”


Bu öğrenciyi susturmak içimizden geçebilir ama bunu pozitif bir şekle dönüştürebiliriz. Öğrenci oyun hakkında bir şeyler biliyor olmalı ama daha fazla öğrenmek için bizim kursumuza geliyor olmalıdır; bu iyi bir haberdir. Öğrencinin söylediği doğru ve bunu siz daha sonra derste anlatacaktınız. Şöyle diyebiliriz:


“Bunu hatırlattığın için teşekkür ederim. Bizden çok ileridesiniz ama bu konu hatırlanmaya değer. Bunu tahtaya yazalım ve daha sonra ona geleceğiz”


İşte bir vaka daha: Dört beş ders bittikten sonra, dersleri çok iyi takip ettiğini zannettiğiniz bir öğrenci ruaya 1 onör puanı verir. Öğrenci elin değerini düşük hesaplar ve yanlış kontrata gelir. Eğer hedefimiz öğrencilerin doğru cevapları vermesini sağlamak ise, bu bizi çileden çıkarır. Dört ders sonunda iyi öğrencilerden biri ruanın değerini bilmiyor!


Böyle atlamalar nadir değildir. Yeni bilgiyi hazmetme gerilimi altında bilinen şey muvakkat bir süre unutulabilir. En usta oyuncular arasında bile böyle vakalara rastlanır. Zor bir oyunu gerçekleştirirken insan bir an için çok basit bir oyunu atlayabilir. Yukarıdaki örnekte, öğrenciye ruanın 3 puan olduğunu hatırlatırız. Hemen kabul eder ve çalışmasını yürütür. Küsmeyi suçlamaya gerek yoktur. Lüzumlu bilgiyi verdik; öğrenci bunu hazmetmeye çalışıyor.


Önemli olan samimi hareket etmektir. Planladığımız çalışmayı kesecek şekilde bir öğrenci soru sorunca kızgınlık hissedebiliriz. Öğrenci onör kartın puanı gibi basit bir şeyi unuttuğunda bırakmak isteyebiliriz. Bunlar insani duygulardır ama hedeflerimizi derinden incelememiz gerekir. Öğretmenlik herkesin mizacına uygun bir meslek olmayabilir. Doğru cevapları bulmak hırsımız varsa öğretmenlik bize uygun olmayabilir.


Denemeler İçin Zemin Hazırlamak


Farz edelim, öğrencilere, ortağı 1SA açınca 0-7 puan ile pas geçmek veya iki seviyesinde beş kartlı yahut daha uzun bir rengi deklare etmek konusunu anlatmak istiyoruz. Bunu ezberlenecek bir kural olarak söyleyebiliriz. Eğer öğrencilerin bağımsız öğrenme kapasitesi elde etmelerini sağlamak istiyorsak şöyle bir teklif yapabiliriz:


“Şimdi bir konuyu sizin incelemenize sunmak istiyorum. 1SA açacak bir el hazırlayın. Bunu Kuzeyin önüne açın. Daha sonra Güneyin elini hazırlayın En küçük altı tane pik, üç küçük kör, üç küçük karo ve bir küçük treflisi var. Kalan kartları karıştırıp Doğu ve Batıya dağıtın.”


Güneyin eli ile, 1SA’ya cevap olarak ne deklare edeceklerini sorunca, öğrencilerin çoğu pas geçmeyi önerecektir. Şöyle devam edebilirsiniz:


“Bir deneyelim. Kuzey deklaran olarak eli 1SA oynasın. Daha sonra Güney deklaran olarak 2♠ oynasın. Bitince ne olduğu hakkında konuşalım.”


Öğrencilere bir iki saniyede söyleyeceğimiz bir kural için çok fazla zaman harcıyoruz gibi gelebilir. Ancak, kuralları daha sonra kitaptan okuyabilirler. Kuralların mantıklı sebebini deneyerek öğrendikten sonra bunu anlamaları ve hatırlamaları daha kolay olur. Daha da önemlisi, öğretmen olarak bizim rolümüz, öğrencinin öğrenme işlemine iştirak edebileceği ortamı hazırlayarak, daha yararlı olur.


Öğretmen olarak ne zaman deneysel çalışma hazırlama konusunda çok akıllıca hareket etmeliyiz. Öğrencilere açış deklarasyonunun sebebini anlatmaya çalışmak çok zordur. İkinci konuşmaları da izah etmemiz gerekir. Niye açmalıyız? Meçhul; İkinci konuşma ne olacak? Meçhul. Bunları deneylerle öğrencilerin öğrenmesini sağlamak çok zihin karıştırıcı olur. Bazen şöyle deriz:


“Açış için bu kuralları uygulamanızı öneriyorum. Oyunda daha fazla tecrübe kazanınca, bu kuralların sebebini daha rahatça anlayacaksınız.”


Öğrencinin deneylerle öğrenmesini sağlamak için öğretmen doğru ortamı hazırlamalıdır. Öğrencilere ezberleyeceği bazı kuralları vermek cevap değildir; aynı şekilde bireysel öğrenme işlemini durdurmak da doğru olmaz. Öğretmen öğrenciler için anlam ifade edecek deneyler hazırlamalıdır. Ne zaman bir sonraki konuya geçmek gerektiği konusunda da öğretmen kendi kendine bir altıncı his geliştirir.


Şovmen Olarak Öğretmen


Temel briç kursunun öğretmeni, öğrencilerinin ilgisini devam ettirebilmek için şovmen gibi hareket etmelidir.
Farz edelim konu cevapçının ikinci konuşması olsun. İlk dersten sonra ilerledikçe, öğretmemiz gereken hacım bizi endişeye sevk edebilir. Dersi nasıl daha ilginç hale sokabiliriz? Dersten önce bir karta KİM, NE, NE ZAMAN, NEREDE, NİÇİN HANGİ kelimelerini yazarız. Bir karta yeniden HANGİ kelimesini yazıp bunu da bir zarfa koyarız. Oskar adaylarının seçiminin yapıldığı gibi. (Bir öğrenciyi de önceden ayarlamanız gerekir. Zarfı ona verin.) Dersi şöyle başlatın:


“ Cevapçı ikinci konuşmasını yaparken iki soru sorar? Bu iki soru da aynı kelime ile başlar. Bu kelime olma şerefi için yarışan birçok kelime vardır. Adaylar şunlardır? KİM, NE, NE ZAMAN, NEREDE, NİÇİN HANGİ (hazırladığınız kartı gösterin). Ve simdi! – Zarf lütfen! (öğrenci zarfı verir) Kazanan! – HANGİ! Evet, cevapçı deklaresine karar vermek için kendi kendine sorar “Hangi seviyede?" ve “Hangi renkte?”


Eğlendirici bir giriş yaptık ve derse kazanan kelimeyi anlatacak örnekler vererek devam ederiz.
Opener Responder
1 ♥ 1♠
1NT
♠ Q J 8 7 5 4
♥ A 7
♦ Q 5
♣ A 4 3


Hangi seviyede? Zon. Açanın 13 puanı var ve sizde de toplam 15 puan (13 onör puanı + altı pik için 2 uzunluk puanı)
Hangi renkte? Açan ikinci turda 1SA dediği için en az iki piki vardır. 4♠ deklare edin.


Öğrencilerin ilgisi artar ve hangi’nin nasıl kullanıldığını öğrenmeye çalışırlar.


Teşvik


Öğrenmek heyecanlıdır ama sıkıntılı da olabilir. Öğretmen, pozitif teşvik göstererek öğrenme işlemini daha zevkli ve etkili hale getirebilir. Önceleri, öğrencilerin öğrenmesi için çatık kaşlı davranmanın iyi olduğu düşünülürdü. Son zamanlardaki araştırmalar teşvik etmenin daha tesirli olduğunu açığa çıkarmıştır ama bu o kadar kolay olmayabilir. Seçeceğimiz kelimeler, pozitif veya negatif teşvik olarak algılanabilir. Bazen destek vermeye çalışırken tuzağa da düşebiliriz. Çok rastlanan bir hata da aynı kelimeyi çok sık kullanmaktır.


Öğretmen: “Bu el ile ne açarsın?”
Öğrenci: “1SA”
Öğretmen: “Aferin. Niye 1SA dedin?”
Öğrenci: “El dengelidir.”
Öğretmen: “Aferin.”
Öğrenci: “17 puanı var.”
Öğretmen: “Aferin.”


Hoş davranmaya çalışırken, hami havası takınıyor olabiliriz. Öğrenciye ona çocuk muamelesi yaptığımız intibaı verebiliriz. Genellikle yetişkin kişiler ile muhatap olmaktayız ve ona uygun hareket etmeliyiz.


Pozitif teşvik verirken, zamanlama da önemlidir. Bir çocuğa bisiklete binmeyi öğretirken, kendisi tutmadan pedal çevirmeye başlayınca bravo çok iyisin diyebiliriz. Bunu öğrendikten sonra onu her seferinde bisiklete binerken görünce aynı şeyi söylemek çok ters olur. Öğrenmenin ne zaman ortaya çıktığını anlamak, maharet, tecrübe ve yetenek gerektirir. Bu yetenek, doğuştan olan bir kabiliyet değil de, çoğunlukla uzun çalışma ve iyi bir öğretmen olma arzusu sonunda elde edilen bir özelliktir.


Pozitif teşvik izafidir. Bir öğrencide başarılı olan başka birinde olmayabilir. Diğer kişiyi tanımamız gerekir. O kişinin neden hoşlandığını anlamak önemlidir; bizim neden hoşlandığımız değil. Bu sanat hayat boyu uygulanabilir. Dünya çapında briç oyuncuları, briçin o kadar çok incelikleri olduğu için, binlerce el oynamalarına rağmen, hala öğrenmeye devam ettiklerini söylerler. Öğretmenlik için de aynı şey söylenebilir.


Teşvik uygularken şu hususları daima göz önlünde bulundurun:
• Aynı kelimeyi kullanmamaya dikkat edin. Başınızı sallayın veya tebessüm edin. İyi, güzel, şahane gibi sıfatlar çok kullanınca can sıkıcı olur.
• Yetişkin sesinizle konuşun. Dinleyicilerinize uygun bir tavır takınmalısınız.
• Pozitif teşvikte zamanlamayı, öğrenci yeni bir konuyu kavradığı zamana getirmek üzere ayarlayın.
• Yararlı olanı anlamak için öğrencileri gözlemleyin. Bazı öğrenciler için adını hatırlamak en iyi teşvik olabilir.


Usta bir öğretmen, öğrencilerin kendi kendilerini nasıl teşvik edebileceklerini de gösterir. İyi bir şey yaparlarsa kendilerini tebrik etmek alışkanlığını edinsinler. Golf oynayan birisi hakkında şu hikaye anlatılır: İyi vuruş yaptığı zaman normal karşılayıp, kötü vuruş yapınca da kendini tenkit edermiş; bu tutumunu değiştirmeye karar vermiş, kötü vuruş yapınca normal karşılayıp iyi vuruş yapınca da “Bravo Jeff!” demeye başlamış. Bundan sonra oyununun kalitesi çok yükselmiş.


Mükemmel Mümkün Değildir


“One minute teacher” adlı kitaptaki slogan “mükemmel mümkün değildir” fikri çok önemli bir prensiptir. Hiçbir şey mükemmel değildir; bir şey yanlış olabilirse yanlış olacaktır. Hayatın bu özelliğine çareler çoktur: size limon verilirse limonata yapın: bardağı yarı boş değil yarı dolu olarak görün.


Temel briç kursundaki en önemli faktör öğretmendir. Bir sürü problem ile karşılaşırız: oda kilitli kalmış, kimsede anahtar yok; oyun masaları yok; sınıfı kimya laboratuarına koymuşlar, her taraf çürük yumurta kokuyor: dersimizi birinci sınıfa koymuşlar sandalyeler çok küçük; kitaplar vaktinde gelmedi. Bu problemlerin hiç birisi bizim onlara karşı tutumumuz kadar önemli değildir.


ÖĞRENCİNİN ROLÜ


Briç oynamayı öğrenen bir grup öğrenciyi izlersek, bazılarının masadan uzakta oturup önlerindeki notları karıştırdığını görürüz. Diğerleri öğretmene dönüp “bu eli nasıl oynayacağımı bilemiyorum” diye sızlanırlar. Hata yapmaktan korktukları için geride dururlar. Yalnız bir doğru cevabın olduğunu ve öğretmenin bunu bildiğini düşünürler. Mutlak otorite öğretmendir: öğretmen de öğrencilerin hatalarını düzelterek bu inancı kuvvetlendirir.


Mutlak Otorite


Eğer mutlak otorite öğretmen değilse kimdir? Gerçekte mutlak otorite yoktur. Öğrenciler, öğretmeni faydalı bir kaynak olarak kullanarak kendilerine öğretmelidirler. Öğrencinin rolünü Galileo şöyle ifade etmişti:
“Başka bir insana bir şey öğretemeyiz. Sadece onun kendi kendine keşfetmesine yardımcı olabiliriz. Öğretmenin sırrı buradadır – başkalarına başka şekilde keşfedemeyecekleri önemli şeyleri kendilerinin keşfetmesine yardımcı olmak.”


Öğrencinin en önemli güveneceği kaynak kendisidir. Diğer kaynaklar, arkadaşları, öğretmen, magazin vs.dir. Öğrencilerin birbirleri ile konuşmalarını yasaklayan bir tavırdan sakınmalıyız. Öğrencilerin denemelerine, gözlem yapmalarına ve muhakeme yürütmelerine imkan sağlamalıyız. Hata yapmaya cesaretleri olmalıdır ve hataları öğrenmenin bir parçası olarak algılamalıyız.


Öğrenmenin Mahiyeti


Öğrenci öğrenirken ne olur? Carlos Castenada öğrenme hakkında şunları söylüyor:
“Yavaş, yavaş öğrenmeye başlar; önce azar, azar sonra büyük parçalar halinde. Sonra düşünceleri çatışmaya başlar. Öğrendiği şeyler hiçbir zaman düşündükleri veya hayal ettikleri değildir ve korkmaya başlar. Öğrenmek hiçbir zaman beklediğimiz gibi olmaz. Öğrenmede her etap yeni bir iştir, insanın korkusu gittikçe artar. Hedefi savaş meydanına döner.”


Öğrenci zayıf durumdadır ve öğretmen ona öğrenme hürriyeti ve arzusu sağlayacak bir ortam yaratabilir.


Öğrencinin İştiraki


Öğrencileri öğrenme işlemine nasıl iştirak ettirebiliriz? İlk dersi ele alalım. Başlangıçta öğrenciler denerler. Bir öğrenci kartları karıştırıp dağıtır. Herkes kartları renklerine göre ayırır ve löve almaya hazırdır.


Bir sürü soru akıllarına gelir: “Ne atak edeyim? Atak yapıldıktan sonra hangi kartı oynayayım, küçük mü büyük mü?” Bu sorulara cevap verme zamanı şimdi değildir. Öğrencilere bunun renge uymayı ve renge uyamıyorsa başka bir kart defos etmeyi öğrenme ve löveyi kimin kazandığını belirleme ile bir sonraki löveye ilk kartı kimin oynayacağını belirleme alıştırması olduğunu hatırlatın. Elin oynanması bitince öğrencilere bazı sorular sorarak dikkatlerini arttırma şansı tanıyın: “Küçük bir kart ile löve kazanan oldu mu? Bu nasıl oldu? Büyük kart oynadığı halde löveyi kazanamayan oldu mu? Niçin böyle oldu?”


Öğrencinin rolünü değiştirmeye yönelik sahneyi hazırlamış oldunuz. Sınıf bir laboratuara döndü, öğrenci deney yapıyor, neticeleri gözlemliyor ve muhakeme yürütüyor. Öğretmen katalizatördür ve neticelerin önemli kurallara çevrilmesini sağlar: löveler büyük kartlar ile kazanılır; uzun renklerdeki küçük kartlarla da kazanılır.


Deklarasyon fikrini öğretmek için bir alıştırma şöyle olabilir. Öğrenciler ortaklarına sayı ve kart ismi söylemeden ellerini anlatırlar.
Konuşma şöyle gelişebilir:
Kuzey: “Kör hoşuma gidiyor.”
Güney: “Körlerden hoşlanmıyorum ama bir sürü pikim var.”
Kuzey: “Pikler hoşuma gitmiyor ama karolarım var.”
Güney: “Karoyu köre tercih ederim ama aslında piki çok beğeniyorum.”
Kuzey: “Karoda anlaşabilir miyiz?”


Her çift koz renginde anlaşınca, o renk koz olmak şartıyla kaç löve alacaklarını tahmin ederler. En fazla löve alacağını düşünen çift kontratı oynama hakkını kazanır ve kozu belirler. El oynandıktan sonra oyuncular kartlarını birbirine gösterir ( turnuva gibi oynarlar) ve en iyi rengi seçip seçmediklerini konuşurlar. Tipik bir konuşma şöyle olabilir: “Piki çok beğendiğini söylediğin zaman daha fazla pikin olduğunu zannetmiştim.” “Bir rengi beğendiğimi söylemem için kaç kartım olması gerekir?”


Öğrenciler kendi aralarında konuşuyorlar. Bir birlerinden aldıkları cevapları da dinlemeye alışıyorlar. Meraklı ve hoşgörülü olmayı öğreniyorlar. Arkadaş ediniyorlar ve belki de buraya gelmelerini sebebi de bu olabilir. Öğretmen onlarla birlikte çalışıyor, bildiklerini kullanıyorlar ve yeni şeyler keşfediyorlar.


Tavır


Öğrencilerin oyunu öğrenme hususunda uygun bir tavır takınmaları önemlidir. Akıllı kendine güveni olan ve işlerinde başarılı kişilerin 13 kartı ellerine aldıklarında ürkek bir hale döndüklerini görmüşlüğüm var. Öğretmen “O kartı oynamayın. Kontratı nasıl yapacağınızı size göstereyim.” diye yardımcı olmaya çalıştığında o kişinin güvenini iyice yok eder.


Öğrenme işlemi tamamen, öğrenciyi rahat hissettirmeye bağlıdır. Rahatlık da kuralları ezberlemek değildir. Rahatlık, denemeye hazır olmak, gözlemlemek, belirsizliği kabullenmek ve hata yapmaktan korkmamak anlamına gelir. Yeni başlayanlar ile çalışırken onları her fırsatta teşvik etmeliyiz; söyleyecekleri her şeyi dinlemeli ve onlarla birlikte öğrenmeliyiz.


Yeni başlayanların oyuna karşı tavırlarının nasıl olmasını istediğimizi Don Oakie’nin şu sözleri ile özetleyebiliriz:


“Yeni öğrencilerin ne istediğini iyi anlamamız gerekir. Bunu ben ortaokulda iken, bize iki tenis raketi ve birkaç tenis topu verildiği zamana benzetiyorum. Hemen tenis sahasına gidip, topları birbirimize atmaya başladık. Oyunun kurallarını bilmiyorduk, iyi bir oyuncu olmak için ne yapılması gerektiği hakkında hiçbir fikrimiz yoktu. Bütün bildiğimiz birer raketimiz ile biraz toplarımız olduğu ve aramızda bir netin bulunduğu idi. Topu raket ile birbirimize atıyorduk ve bu çok zevkliydi.


İnsanlar yeni bir hobiye başladıklarında bundan zevk almak isterler. Bir şeyler yapmayı arzularlar ama bu yaptıklarının ustaca olması da gerekmez. Zevk almak için tek istedikleri şey oyun oynamaktır. İşin eğlenceli yanı oynuyor olmaktır.”


DEKLARASYON KURSUNU ÖĞRETMEK


Briç hakkında binlerce cilt kitap yazılmıştır. Biz, 16 saatlik (iki saatlik sekiz ders) veya 18 saatlik (dokuz ders) temel bir kursu öğretiyoruz. Yapmayı ümit edebileceğimiz tek şey (çok az istisnaları olan) genel konuları anlatmaktır. Ancak yeni başlayanlara bile bir sürü kural ve bunların istisnalarını anlatmaya da çalıştığımız zaman öğrenciler kısa zamanda sıkılırlar.


Zaman Çok Kıymetlidir


İnsanlar yapmak istedikleri her şeye çok ender olarak zaman ayırabilirler, o bakımdan basitlik önemli olmaktadır. İnsanlar hemen netice görmek isterler ve iyi netice almak da morali yükseltir. Bunu başarmak için, neticelerin % 80 ini sağlayan % 20 lik faaliyete ağırlık vermek gerekir.


Briç öğretirken bu prensibi nasıl uygularız? Deklarasyon ve oyundaki kompleksliği, çoğunlukla tatmin edici neticeler almaya yetecek kadar, minimuma indirerek. Teorik olarak briç gibi kompleks bir oyunu basit birkaç kurala indirgemek kolay değildir. Basitlik, ne zaman bir kara verilecek ise en az istisnası olanı seçmek anlamına gelir.


Dersler iki saatliktir. İlk saatte deklarasyon teorisine odaklanılır, ikinci saatte de oynanarak bunun uygulaması yapılır. İki saat sonunda durmayı planlamalıyız. Bu süre insanların, yorulmadan dikkatlerini verebileceği maksimum zaman olarak belirlenmiş olmaktadır. Öğrencilerden oyuna devam etmek isteyenler bunu yapabilirler. Yeterli görenler için konuyu özetleyip bir sonraki derse hevesle gelmelerini sağlayacak şekilde dersi bitirmemiz gerekir.
Ders için planladığımız bütün konuları bitirememiş isek paniğe kapılmamalıyız. Öğretilenlerin miktarı değil kalitesi önemlidir. Hiçbir şeyi aceleye getirmemeliyiz. Bazı alıştırmaları ev ödevi olarak bırakabiliriz, öğrencilere kitabı okuyarak daha ince detayları öğrenebileceklerini söyleyebiliriz. Ancak her derste temel bilgileri tamamlamalıyız ve ders sonunda zamanlamamızı gözden geçirerek bir dahaki sefere daha iyi yapmayı planlamalıyız. Hangi kısım fazla zaman aldı? Bunun sebebi ne olabilir?


Birçok kart oyunu alıştırmasının olduğu ilk dersten sonra dersler muntazam bir tempoya girer:


Deklarasyon konusuna giriş 10 dakika
Deklarasyon alıştırmaları 45 dakika
Teneffüs 5 dakika
Oyun konusuna giriş 10 dakika
Hazır elleri oynamak 45 dakika
Özetleme 5 dakika


Programın çok sıkı olmasını istemeyiz ama önceden plan yaparsak gecikme olup olmadığını anlarız. Oyun kısmına yeterli zaman ayırmak önemlidir.


Bu zamanlara nasıl uyabiliriz? Deklarasyon konusuna giriş bir özetlemedir. Bütün hepsini izah etmemiz şart değildir. Öğrenciler bunu kitaptan da okuyabilirler. Her ders planının başında konu özetlenmiştir.


Deklarasyon alıştırmaları için ayrılan zamanı her alıştırmaya eşit olarak bölün. Beş alıştırma varsa her birine dokuzar dakika ayırın; yedi alıştırma varsa yedi dakikanın biraz altında bir zaman ayırın.


Oyun konusuna giriş de bir genel izahattır. Konu ve bunu anlatış şekli ders planında özetlenmiştir.


İlk ders hariç her derste dersin son alıştırmaları olarak önceden hazırlanmış dört el vardır. Deklarasyon konusunu uygulamaya koymak ve anlatılan oyun konusunu da öğrencilerin tatbik etmesini sağlamak için hazırlanmıştır. Deklarasyon üzerindeki konuşmalar bir iki dakikada biter. Gecikme olursa konuşmaların nasıl olacağını öğrencilere söyleriz.


Her elde, normal olarak bir yeni oyun tarzı vardır ve konuşmalar da üç dört dakikada biter. Deklarana ve defans oyuncularına konuyu izah edin ve tatbikatı kendilerine bırakın.


Öğrencilere yeni bir konuyu anlatırken zamanı biz kendimiz kontrol ederiz. Pekiyi bir alıştırmayı yaparken birkaç masada öğrenciler çok gecikince ne yaparız? Durumu gözünüzün önüne getirin. İlk oyun alıştırmasına başladıktan beş dakika sonra masanın birinde yalnız altı löve oynanmış. Diğer masala bekliyor. Şöyle diyebiliriz:


“Alıştırmayı bitirmediyseniz kalan kartlarınız kapatın. Konuşmalara katılabilirsiniz. Küçük bir kart ile löve alan oldu mu? Bu nasıl oldu? Büyük bir kart oynadığı halde löve alamayan oldu mu? Bunu bana anlatın.”


Bitirmemiş olan masadakilerin de konuşmaya katılmasını sağlayın. Dışarıda bırakılmış olduklarını düşünmesinler.


Yavaş bir masanın bütün sınıfı geciktirmesine izin veremeyiz. Bazı öğrenciler basit bir alıştırmayı yapmak için yarım saat oyalanabilirler. Geciken masalar zaman ile sınıfın temposuna uyarlar. Sınıfın çoğunluğunu memnun etmek isteriz. Geri kalanları da dikkatle izlemeliyiz. Küçük bir gurubun bütün sınıfı tahakkümü altına almasına müsaade etmemeliyiz.


SadeTutun


El değerlendirmesine bakalım. Öğrenciler whist stilinde birkaç el oynayınca, lövelerin yalnız büyük kartlarla değil, uzun renklerdeki küçük kartlar ile de alındığını anlarlar. Elin değerlendirilmesinde iki faktör olduğunu görürler: büyük kartlar için bir değer ve uzun renkler için bir değer.


Bu metodun, kısa renklere puan vermeye göre muhtelif avantajları vardır.
• Birincisi, öğrenciler değerlemede iki faktörün nereden geldiğini anlarlar. Kısa renklerin neden değerli olduğunu anlayamazlar: sanzatuda kısalık zafiyet olur.
• İkincisi, kısa renklerdeki onörler konusunda belirsizlik yoktur. Tek bir ruanın değeri 5 puan mı, (onör için 3 puan, kısalık için 2 puan), 4 puan mı, ( tek onör için bir puan düşün), 3 puan mı ( onör puanı ile kısalık puanının büyüğünü seçin) yoksa 2 puan mıdır? (onör puanı ile kısalık puanının düşük olanını seçin)


Başka bir örnek de 1SA açarken muhtelif istisnalardır. Beş kart minör renk ile 1SA açabiliriz ama beş kart majör ile olmaz. Dengeli el ile sanzatu açarız ama iki kartlı onörsüz renk olmamalıdır. 1SA 16 puan ile açarız ama beş kartlı renk varsa 15 puan ile de açarız. Temel kursta biz mümkün mertebe istisnaların olmamasına çalışırız. 15-17 puan dengeli el ile 1SA açılır. İşi sade tutmak isteriz ama sağlıklı bilgi vermek için bazen sadelikten fedakarlık etmek gerekir.
Bilgilerin Sistematik olması


Sadelikte mümkün mertebe çok az istisna olur. Bilgileri bir sisteme bağlı olarak verip genel kuralları vurgulamak da sadeliğe yardımcı olur. Birbirine ilintili olmayan bir sürü kural ve bilgi kafa karıştırır. Mesela, öğrenci her oyuncunun ayrı bir rolü olduğunu bilince, açanın elini anlatan ve cevapçının da kaptan olduğunu bilince konuşmalar kolaylaşır. 1SA açışına cevap olarak kaptanın “hangi seviyede” ve “hangi renkte” sorularını soracağı genel kuralını belirtince cevapları bulmak kolaylaşır. Aksi takdirde bütün cevapları ezberlemesi gerekir.


Hatırlatıcılar


Öğreteceğimiz konuları hatırlatıcı kullanarak basitleştirebiliriz. Mesela, deklarasyon ile verilen mesajları trafik ışıklarına benzeterek, öğrencilerin anlamasına yardımcı olabiliriz. Normal trafik ışıklarında olduğu gibi, kırmızı (sign off) dur; sarı (davet) dikkatli ilerle; yeşil (forsing) yürü anlamına gelir. Her deklareye bir ışık benzetmesi yaparsak, öğrenciler mesajı daha rahat anlarlar.


Konuları basit tutmak öğretmen için zor olabilir. Mamafih, öğrencilerin derse devam etmelerini sağlamak için bu tek yoldur. Zamanınıza ve gayretlerinize değer.


Temel kurs öğrencileri için bir elin en heyecanlı teşhir şekli gerçek kartlarladır. Öğrencilerin bir eli masaya yer gibi hazırlaması uzun sürmez. Bu şekilde tahtaya yazmaktan daha kolay öğretirsiniz.


Malzeme


Her ders için öğrenciye verilecek bilgiler iki kısımdan oluşur: kitap ve çalışma ortamı.


Kitap ders esnasında okunmak için değildir. Ders bittikten sonra referans olarak kullanılmak içindir. Ancak biz önceden hazırlıklı olmalıyız. Ders planları her derste öğretilecek konuların özetini verir. Her hangi bir konuda tereddüdümüz varsa kitaptan uygun bölümü okumalıyız. Her ders için öğrenci kitabı dört bölümden oluşur:


Deklarasyon teorisi: Temel kurs için öğrencilerin ihtiyacı olan deklarasyon bilgileri. Çok az istisnası vardır ve mümkün mertebe basittir.


Oyun için prensipler: Öğrenci workshop’u esnasında hazır eller ile temel fikir açıklanır.


Özet: Derste anlatılan hususların özetlenmesi. Öğrenciler bir konuyu unutmuşlarsa, bu esnada hatırlatmak iyi olur.


İncelikler: Bu kısımda tecrübeli öğrencilerin soracağı daha sofistike soruların cevabı incelenir




Öğrenci workshopunda derste anlatılan konuların öğrenciler arasında görüşül-mesini sağlayacak alıştırmalara yer verilir. Ders planı öğretmenin bunu nasıl takdim edeceğini ve yürüteceğini anlatır. Öğretmen, workshopu yönetirken öğrencilerin öğrenme işlemine katılmalarını sağlar. İlk birkaç alıştırma konuşmaları, son birkaç alıştırma da kart oyununu geliştirmeyi sağlar. Bazı alıştırmalarda öğretmen zaman kazanmak için öğrencilerin kitaba bakmalarını ister.


Elin Oynanması


Öğrencilere verebileceğimiz üç çeşit el vardır: önceden hazırlanmış, kısmen önceden hazırlanmış ve tesadüfen dağıtılan.


Önceden hazırlanmış eller çok faydalıdır ve bu kursta çokça kullanılmaktadır zira bu tipte her elde bir konu açıklanır. İlk derste iki hazır el vardır; daha sonraki derslerin her birinde dört tane hazır el vardır. Ders esnasında kısmen hazır el veya tesadüfi dağıtılmış elleri kullanmaya zaman olmayacaktır. Ancak, zaman olursa, bu tip elleri kullanmanın da yeri vardır.


Mesela, Ders 3’te (1SA açışa cevaplar) hızlı ilerlerseniz kısmen hazırlanmış eli yapmanın yolu şöyle olur.


Öğrencilere 1SA açacak bir el hazırlatın. Diğer üç eli de karıştırarak dağıtsınlar ve daha sonra deklare versinler. Konuşmalardan sonra eli oynayabilirler veya doğru kontrata gelinip gelinmediğini anlamak için dört ele bakabilirler.


Bu biraz kontrol sağlar. Her öğrenci 1SA açacaktır ve ortağı uygun cevabı bulacaktır; dersin konusu da budur zaten.


Tesadüfen dağıtılan ellerde öğrenciler kartları karıştırır ve dağıtırlar. Bu tip elleri kullanırken dikkatli olmalıyız. Dersimiz iyi gelişirken, böyle dağıtılmış bir el öğrencilerde tedirginlik yaratabilir.


Öğrencilerin yarı hazırlanmış veya tesadüfi dağıtılmış elleri oynaması esnasında çok sıkıntı çekebiliriz. Empasların yapılmadığını, renklerin bloke olduğunu alıcıların defos edildiğini görürüz. Renk kontratına asın yanından küçük kart atak edilmesine dahi şahit olabiliriz. Bunların olmasına müsaade etmememiz gerektiği gibi bir hisse kapılabiliriz! Mamafih, öğrencilerin bu tip tecrübeleri kazanmalarına imkan sağlamalıyız. Bu şekilde hatalarını görürler ve oyunlarını nasıl ilerletebileceklerini anlarlar. Şöyle bir konuşma yapabiliriz:
“Bu ilginç. Karşılaştığın zorluğu nasıl yenebileceğini gelecek derslerden birinde göreceğiz. Önce kozları oynamaya başlaman iyi bir fikirdi. Doğru yoldasın.”


DEKLARASYON KURSU DERS PLANLARI


Birinci ders diğerlerinden farklıdır: burada öğrenciler doğrudan kart oynamaya başlarlar; hemen, hemen hiçbir giriş izahatı yapılmaz. Bu ders, kursun geriye kalan kısmına yol gösterici olacağından, planı detaylı olarak anlatılmıştır. Dersler ilerledikçe öğrencilerin ve öğretmenin alışacağı bir tempoya girerler.


Ders Planının Yapısı


Her ders planı aşağıdaki bölümlerden oluşur:


Genel Konular


Her dersin başında bunu gözden geçirmeliyiz. Dersin konusu deklarasyon ve elin oynanması başlığı altında açıklanır. Her ders konusunun detayları, öğrencilerin kitaplarında anlatılmıştır, tereddüt olduğu zaman daima oraya bakılabilir.


Genel Takdim


Dersin ilk 10 dakikasında, ilk alıştırmadan önce, öğretmen işlenecek konuları özetler. Bu ısınma turu addedilebilir. Dersin müteakip bölümü için ortamı hazırlar. Öğretmenin önderliğinde çalışılır. Sınıf, guruplar halinde değil tek ünite olarak çalışır.


Deklarasyon Alıştırmaları


Workshop malzemeleri arasındaki ilk alıştırma gurubu konuşulacak deklarasyon konusunu kapsar. Alıştırmalar takriben 45 dakikada yapılır. Ders planında her alıştırma dört bölüme ayrılmıştır:

Takdim
İzahat
Takip
Netice


Her alıştırma 10 dakikada yapılır. Takdim genellikle öğretmenin bir iki cümlesi ile olur. Bazen öğretmen, öğrencilere masaya örnek bir el hazırlatır ve konuyu belirtmek için onu kullanır.


İzahat öğretmen tarafından yapılır ve öğrenciler guruplar halinde (genellikle her masada) çalışır. Her masada öğrencilerden biri mümessil olarak seçildiğinde konuşmaların iyi geliştiği görülmüştür. Öğrenciler bu mümessilliği sıra ile yaparlar. Kuzey başlar sıra ile Doğuya vs geçer. Mümessiller masadaki bulguları sınıfa aktarır. Bazen öğretmen, sorular sorarak guruba alıştırmayı yaptırır. Zaman sıkışıklığı olursa bu şekilde daha hızlı ilerlenir.


Ders planındaki uygulama, genellikle alıştırmanın öğrenciler arasında konuşulmasıdır. Her gurup sıra ile bulgularını sınıfa anlatır. Her seferinde başka bir gurubun başlamasını sağlayın, zira cevaplar verilince her gurup mutabakatını bildirir, bu şekilde her gurubu ayrı, ayrı dinlemeye gerek yoktur.


Uygulama ile netice arasındaki fark neticeyi öğretmenin özetlemesidir. Burada önemli hususları vurgulamaya dikkat edin.


Öğretme konusunda şöyle bir söz vardır: “Öğrencilere onlara neyi anlatacağınızı söyleyin, daha sonra onlara neyi anlattığınızı gene söyleyin.” Takdimde alıştırmanın konusu anlatılır. İzahatta alıştırmada öğrencilerin ne yapacağı söylenir. Uygulamada öğrencilerin elde etiği neticeleri sınıfla paylaşmaları istenir. Neticede de öğretmen bulguları özetler.


Oyun Alıştırmaları


Oyun alıştırmaları hakkındaki ders planı iki bölüme ayrılır:

1. Dört elin genel konusu
2. Her el hakkında not


Oyun kısmında ilk 10 dakika elin oynanmasında kullanılacak teknikler hakkında bilgi verilir.
Ders planı konunun nasıl anlatılacağını izah eder.


Hazırlanmış eller şu şekilde kullanılır:
1. Öğrenciler kartları bordan alırlar ve renklere ayırarak masaya önlerine yer gibi açarlar.
2. Öğretmen bu el için hazırlanmış soruları sorarak konuşmaları yönlendirir. Öğrenciler bu esnada kendi kitaplarına bakmazlar. Bütün dikkatleri masadaki eller üzerine odaklanmıştır. Konuşmalara fazla zaman ayırmamak gerekir, önemli olan oyun tarzıdır. Öğrenciler elleri gerçekten oynamaya başlayınca deklarasyon vereceklerdir. Ancak doğru kontratı bulmalıdırlar; aksi takdirde elin belirtmek istediği husus boşa gitmiş olur. Zaman kısıtlı ise öğretmen konuşmaların nasıl gelişmesi gerektiğini öğrencilere söyleyebilir.
3. Elin oynanması esnasındaki sorular öğrencileri dersin konusunun nasıl geliştiği hakkında bilgilendirir. Öğretmen kartları oynamaları için öğrencilere fırsat tanımalıdır. Yalnız doğru atağın yapılmasını sağlamalıdır.
4. Sonunda öğrencilere kartlarını alıp deklarasyon vermeleri ve oynamaları söylenir. Konuşmalar ve oyun esnasında karışmamalıyız. Öğrencilerin hata yapmalarına fırsat vermeliyiz. Ancak, daha sonra önemli konular hakkında izahat vermek için, oyunun hamlelerine dikkat etmeliyiz. (Öğrenciler çoğunlukla neler olduğunu tam olarak hatırlayamazlar.)
5. Başlangıçtan itibaren öğrenciler turnuva stili oynamayı öğrenmelidirler. (Kartlarını önlerinde muhafaza ederek) Guruplar oynamayı bitirince kartları önlerine yer gibi açmalarını söyleyin. Diğerleri oyunlarını tamamlarken, el hakkında görüşebilirler. Her masada istenildiği şekilde tamamlanınca bir sonraki alıştırmaya geçeriz. Elin oynanmasında aksaklıklar olmuş ise, zaman varsa bunları konuşmalıyız. Başlangıçta buna gerek vardır ama öğrenciler tecrübe kazanıp kendilerine güvenleri artınca, oyundan sonraki konuşmaları kendi aralarında yapabilirler.


Bu tarz öğrenciler için çok basit gibi görünebilir. Neticede, bütün eller açık iken bunu konuştular, daha sonra alıp oynamaya başlayacaklar. Mamafih yeni başlayan öğrenciler elleri çok nadiren hatırlarlar. Biraz evvel konuşulmuş olsa bile unuturlar. Tekniğin önceden konuşulmasının avantajı, masadaki dört oyuncunun da konuya iştirak etmesini sağlamaktır. Ellerin çoğu, önerilen tarzda oynanmaz ise kontratın yapılamayacağı şekilde ayarlanmıştır. Defans oyuncuları da deklaranın doğru oynayıp oynamadığını takip ederler. Öğrencilerin kart oyununda kendilerine güven kazanmalarını isteriz ve başarılı olmaları için de şans tanımak iyi olur.


Bu tip alıştırmalar öğrencilere çok kolay gelmeye başlamışsa, dört eli de beraber konuşun ve daha sonra öğrencilere onları başka sırada oynatın.
Ev ödevi olarak da her öğrencinin eller hakkındaki soruları cevaplamasını isteyin. Bu şekilde öğrenciler, kendileri deklaran olmasalar bile, konuyu bir daha tekrar etmiş olurlar. Eller her öğrencinin sıra ile deklaran olmasını sağlayacak şekilde hazırlanmıştır.


Malzemenin Ayarlanması


Bu ders planları seksenli yıllardan beri binlerce öğretmen tarafından başarılı bir şekilde kullanılmıştır. Burada takdim edilen malzeme, öğretmenlerin kurs için gerekli yapıyı oluşturmalarını sağlamaya yeterlidir. Bu yapı üzerine öğretmenler kendi bölgelerinde kullanılan uygulamaları da ilave edebilirler. Ayrıca bazı öğretmenler değişik konuları daha derin işlemek isteyebilirler ve kursu on haftaya uzatabilirler. Temel olarak bu kursun yapısı öğretmenlerin ve öğrencilerin ihtiyaçlarına göre adapte edilebilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder