22 Şubat 2011 Salı

GİRİŞ

  • Öğretmenin Rolü
  • Öğrencinin Rolü
  • Briç Kursunu Öğretmek
  • Briç Kursu Ders Planları


GİRİŞ


Deklarasyon kursu, sekiz haftalık bir briçle tanışma tecrübesidir. Bu kursta neyi anlatmadığımız neyi anlattığımızdan daha önemlidir. Dokuzuncusu “ilave bölüm” Stayman Konvansiyonunu anlatır. Öğretmen isterse bu bölümü de öğretmek için kursunu bir hafta daha uzatır veya öğrencilere bunu okumalarını söyleyebilir.


Bu başlangıç kursunun maksadı, öğrencilere briçin ne olduğunu tecrübe etmelerine fırsat vermek ve bu tecrübeden zevk almalarını sağlamaktır. Bu sekiz veya dokuz haftalık kursta oynamak, konuşmak, keşfetmek ve muhakeme yürütmek fırsatları olacak ve oyun hakkında düşünmeye başlayacaklardır. Bu süre esnasında öğrencilerimize nasıl oynanması gerektiği hususundaki şahsi fikirlerimizi söylememeliyiz. Her şeyi basit tutmalıyız.


“Temel” briç kursu hemen, hemen unutulmak üzeredir. Başlangıç kursu diye başlayan öğrencilerin, anlatılanları anlamadıkları için, bir iki ders sonra bırakıp gittiklerini çok duyuyoruz. Öğretmenlerin çok fazla şeyi öğretmeye çalışmalarının hatalı olduğunu birçok el kitabında okuyoruz. Briç Öğretmenleri olarak, öğrencilerimiz için, konuları basit tutma ihtiyacını anlamalı ve buna riayet etmeliyiz.


Basitliğin gerekli olduğunu kabul etmekle birlikte, bunu uygulamak cesaret ister. Briç turnuvalarında, briç kulüplerinde gerçek briç dünyasında faal olduğumuz için, briçi ilk öğrendiğimiz günleri hatırlamamız zordur. Ayrıca, yeni başlayan birinin turnuvaya alışmasının ne kadar zor olduğunu bildiğimiz için, öğrencileri baştan itibaren buna hazırlamanın iyi bir fikir olduğunu düşünebiliriz. O bakımdan öğrenciler için zor gelebilecek konuları işlemeye başlayabiliriz.


Bizim temel briç kursumuz, diğer boş zaman değerlendirme faaliyetleri ile yarışma halindedir. O bakımdan kursumuzu öğrenciler için eğlenceli hale getirmeliyiz, yoksa onları resim yapma, yün örme gibi diğer hobilere kaybedebiliriz. Öğrenciler dersten çıkarken, oyunun heyecanı ile dolu olmalı, yeni arkadaşlar edindikleri için mutlu olmalı ve briçe hayranlık duymalıdır. Briç kursuna yazılan kişilerin ihtiyaçlarına odaklanmalı ve onların “briç oyuncusu” değil “briç öğrencisi” olduklarını unutmamalıyız.

Mesleğin Aletleri


En iyi neticeleri almak için şu teçhizatın olması şarttır:
• Öğretmenin El Kitabı (yani bu kitap)
• Her öğrenci için Deklarasyon kitabı
• Her masa için bordlar ve kartlar.


ÖĞRETMENİN ROLÜ


Sabırlı, bilgili, kendini işine adamış – bir öğretmeni tarif ederken akla gelen kelimeler bunlar. Aristo “Öğretmen bir fikrin doğması esnasındaki ebedir” demiştir. Asırlardır, eğitim filozofları başlangıçta paradoks gibi gelen şu gerçeği dile getirmişlerdir: kimseye bir şey öğretemezsiniz; öğrenciler kendilerine öğretmelidirler.


Bu felsefe öğrenci ile öğretmek arasındaki ilişkiye nasıl adapte edilebilir? En uç noktaya çekilince, teorik olarak öğretmenler olarak biz, evde oturup öğrencilerin oyunu kendilerinin öğrenmesini beklemeliyiz. Mamafih, öğrencilerin öğretmene ihtiyaçları vardır: bir şey anlatmak için değil; öğrencilerin kendilerine öğretmeleri için gerekli ortamı sağlamak için.


Doğru Cevap


Tipik bir öğrenci öğretmen ilişkisine bakalım. Öğrenme işlemini, öğretmenin verdiği doğru cevapları ezberlemek olarak düşünebiliriz. İşin kötüsü, doğru cevaplarda ısrarlı olmak, öğrencinin bağımsız bir öğrenme işlemini bulmasını önler. Öğretmen olarak, daima doğru cevapları söylememiz gerektiğine inanmıyorsak, nasıl öğretebiliriz.


Farz edelim, oyunu açma kurallarını anlatmayı bitirdik ve öğrenci şu eli alıp 1♥ dedi:
♠ Q J 10 9 8 Sabredip, sakin durabiliriz. Hatta, çok toleranslı olup, sukutu
♥ A K Q hayale uğradığımızı belirtmemeyi de, zaman içinde
♦ 8 7 öğrenebiliriz. Ama bu tavır, uzun vadede, öğrenciler hatta
♣ J 4 2 öğretmen için iyi olmayacaktır.


Daha iyi bir yaklaşım, öğrenme işleminin içine girmeye çalışmaktır. Bu cevabı yanlış diye ret etmek yerine (biz dersi anlattık ama öğrenci bir şey öğrenmemiş) – öğrencinin trefli veya karo yerine körü seçmesinden dolayı bir şey öğrenmiş olduğunu düşünebiliriz. Öğrenci onör kartların değerini fark etmiş. Bu pozitiftir ve bunu belirtmeliyiz:
“Doğru yoldasın – onör kartlar önemlidir ama, başlangıçta bunu görmek kolay olmasa da, hangi renkte oynanacağına karar verirken, uzun renkler daha önemlidir. En uzun rengin ile açmanı tavsiye ediyorum ve bunun nasıl netice vereceğini görelim.”


Öğrenci genellikle sizin tavsiyenize uyar. İkna olmazsa, öğrenciye ortağında üç körü ve üç piki olan bir el vermesini ve diğer elleri de tesadüfi bir şekilde dağıtmasını söyleyin. Öğrenci önce uzun ama zayıf olan rengi koz yaparak kontratı oynar; daha kısa fakat kuvvetli olan rengi koz yaparak oynar. Neticeleri görür ve sizin rehberliğinizde, kendi kendine öğretmiş olur.


Bazen bir öğrenci öğrettiğimiz şeyin yanlış olduğunu iddia edebilir. Sınıfların çoğunda, tam acemiler ile biraz bilenler bir arada olurlar. Biraz bilenler, konunun çok ilerisinde olan ve konuyla alakası olmayan sorular sorabilirler. Bazen bu soruların soruluş şekli düşmanca bile görünebilir. Mesela, konuş konturunun forsing olduğunu anlatırken, bir öğrenci şöyle lafınızı kesebilir:


“Bu doğru değil! Ortağım konuş konturu atınca sağımdaki oyuncu konuşursa pas geçebilirim. Yani konuş konturu forsing değildir.”


Bu öğrenciyi susturmak içimizden geçebilir ama bunu pozitif bir şekle dönüştürebiliriz. Öğrenci oyun hakkında bir şeyler biliyor olmalı ama daha fazla öğrenmek için bizim kursumuza geliyor olmalıdır; bu iyi bir haberdir. Öğrencinin söylediği doğru ve bunu siz daha sonra derste anlatacaktınız. Şöyle diyebiliriz:


“Bunu hatırlattığın için teşekkür ederim. Bizden çok ileridesiniz ama bu konu hatırlanmaya değer. Bunu tahtaya yazalım ve daha sonra ona geleceğiz”


İşte bir vaka daha: Dört beş ders bittikten sonra, dersleri çok iyi takip ettiğini zannettiğiniz bir öğrenci ruaya 1 onör puanı verir. Öğrenci elin değerini düşük hesaplar ve yanlış kontrata gelir. Eğer hedefimiz öğrencilerin doğru cevapları vermesini sağlamak ise, bu bizi çileden çıkarır. Dört ders sonunda iyi öğrencilerden biri ruanın değerini bilmiyor!


Böyle atlamalar nadir değildir. Yeni bilgiyi hazmetme gerilimi altında bilinen şey muvakkat bir süre unutulabilir. En usta oyuncular arasında bile böyle vakalara rastlanır. Zor bir oyunu gerçekleştirirken insan bir an için çok basit bir oyunu atlayabilir. Yukarıdaki örnekte, öğrenciye ruanın 3 puan olduğunu hatırlatırız. Hemen kabul eder ve çalışmasını yürütür. Küsmeyi suçlamaya gerek yoktur. Lüzumlu bilgiyi verdik; öğrenci bunu hazmetmeye çalışıyor.


Önemli olan samimi hareket etmektir. Planladığımız çalışmayı kesecek şekilde bir öğrenci soru sorunca kızgınlık hissedebiliriz. Öğrenci onör kartın puanı gibi basit bir şeyi unuttuğunda bırakmak isteyebiliriz. Bunlar insani duygulardır ama hedeflerimizi derinden incelememiz gerekir. Öğretmenlik herkesin mizacına uygun bir meslek olmayabilir. Doğru cevapları bulmak hırsımız varsa öğretmenlik bize uygun olmayabilir.


Denemeler İçin Zemin Hazırlamak


Farz edelim, öğrencilere, ortağı 1SA açınca 0-7 puan ile pas geçmek veya iki seviyesinde beş kartlı yahut daha uzun bir rengi deklare etmek konusunu anlatmak istiyoruz. Bunu ezberlenecek bir kural olarak söyleyebiliriz. Eğer öğrencilerin bağımsız öğrenme kapasitesi elde etmelerini sağlamak istiyorsak şöyle bir teklif yapabiliriz:


“Şimdi bir konuyu sizin incelemenize sunmak istiyorum. 1SA açacak bir el hazırlayın. Bunu Kuzeyin önüne açın. Daha sonra Güneyin elini hazırlayın En küçük altı tane pik, üç küçük kör, üç küçük karo ve bir küçük treflisi var. Kalan kartları karıştırıp Doğu ve Batıya dağıtın.”


Güneyin eli ile, 1SA’ya cevap olarak ne deklare edeceklerini sorunca, öğrencilerin çoğu pas geçmeyi önerecektir. Şöyle devam edebilirsiniz:


“Bir deneyelim. Kuzey deklaran olarak eli 1SA oynasın. Daha sonra Güney deklaran olarak 2♠ oynasın. Bitince ne olduğu hakkında konuşalım.”


Öğrencilere bir iki saniyede söyleyeceğimiz bir kural için çok fazla zaman harcıyoruz gibi gelebilir. Ancak, kuralları daha sonra kitaptan okuyabilirler. Kuralların mantıklı sebebini deneyerek öğrendikten sonra bunu anlamaları ve hatırlamaları daha kolay olur. Daha da önemlisi, öğretmen olarak bizim rolümüz, öğrencinin öğrenme işlemine iştirak edebileceği ortamı hazırlayarak, daha yararlı olur.


Öğretmen olarak ne zaman deneysel çalışma hazırlama konusunda çok akıllıca hareket etmeliyiz. Öğrencilere açış deklarasyonunun sebebini anlatmaya çalışmak çok zordur. İkinci konuşmaları da izah etmemiz gerekir. Niye açmalıyız? Meçhul; İkinci konuşma ne olacak? Meçhul. Bunları deneylerle öğrencilerin öğrenmesini sağlamak çok zihin karıştırıcı olur. Bazen şöyle deriz:


“Açış için bu kuralları uygulamanızı öneriyorum. Oyunda daha fazla tecrübe kazanınca, bu kuralların sebebini daha rahatça anlayacaksınız.”


Öğrencinin deneylerle öğrenmesini sağlamak için öğretmen doğru ortamı hazırlamalıdır. Öğrencilere ezberleyeceği bazı kuralları vermek cevap değildir; aynı şekilde bireysel öğrenme işlemini durdurmak da doğru olmaz. Öğretmen öğrenciler için anlam ifade edecek deneyler hazırlamalıdır. Ne zaman bir sonraki konuya geçmek gerektiği konusunda da öğretmen kendi kendine bir altıncı his geliştirir.


Şovmen Olarak Öğretmen


Temel briç kursunun öğretmeni, öğrencilerinin ilgisini devam ettirebilmek için şovmen gibi hareket etmelidir.
Farz edelim konu cevapçının ikinci konuşması olsun. İlk dersten sonra ilerledikçe, öğretmemiz gereken hacım bizi endişeye sevk edebilir. Dersi nasıl daha ilginç hale sokabiliriz? Dersten önce bir karta KİM, NE, NE ZAMAN, NEREDE, NİÇİN HANGİ kelimelerini yazarız. Bir karta yeniden HANGİ kelimesini yazıp bunu da bir zarfa koyarız. Oskar adaylarının seçiminin yapıldığı gibi. (Bir öğrenciyi de önceden ayarlamanız gerekir. Zarfı ona verin.) Dersi şöyle başlatın:


“ Cevapçı ikinci konuşmasını yaparken iki soru sorar? Bu iki soru da aynı kelime ile başlar. Bu kelime olma şerefi için yarışan birçok kelime vardır. Adaylar şunlardır? KİM, NE, NE ZAMAN, NEREDE, NİÇİN HANGİ (hazırladığınız kartı gösterin). Ve simdi! – Zarf lütfen! (öğrenci zarfı verir) Kazanan! – HANGİ! Evet, cevapçı deklaresine karar vermek için kendi kendine sorar “Hangi seviyede?" ve “Hangi renkte?”


Eğlendirici bir giriş yaptık ve derse kazanan kelimeyi anlatacak örnekler vererek devam ederiz.
Opener Responder
1 ♥ 1♠
1NT
♠ Q J 8 7 5 4
♥ A 7
♦ Q 5
♣ A 4 3


Hangi seviyede? Zon. Açanın 13 puanı var ve sizde de toplam 15 puan (13 onör puanı + altı pik için 2 uzunluk puanı)
Hangi renkte? Açan ikinci turda 1SA dediği için en az iki piki vardır. 4♠ deklare edin.


Öğrencilerin ilgisi artar ve hangi’nin nasıl kullanıldığını öğrenmeye çalışırlar.


Teşvik


Öğrenmek heyecanlıdır ama sıkıntılı da olabilir. Öğretmen, pozitif teşvik göstererek öğrenme işlemini daha zevkli ve etkili hale getirebilir. Önceleri, öğrencilerin öğrenmesi için çatık kaşlı davranmanın iyi olduğu düşünülürdü. Son zamanlardaki araştırmalar teşvik etmenin daha tesirli olduğunu açığa çıkarmıştır ama bu o kadar kolay olmayabilir. Seçeceğimiz kelimeler, pozitif veya negatif teşvik olarak algılanabilir. Bazen destek vermeye çalışırken tuzağa da düşebiliriz. Çok rastlanan bir hata da aynı kelimeyi çok sık kullanmaktır.


Öğretmen: “Bu el ile ne açarsın?”
Öğrenci: “1SA”
Öğretmen: “Aferin. Niye 1SA dedin?”
Öğrenci: “El dengelidir.”
Öğretmen: “Aferin.”
Öğrenci: “17 puanı var.”
Öğretmen: “Aferin.”


Hoş davranmaya çalışırken, hami havası takınıyor olabiliriz. Öğrenciye ona çocuk muamelesi yaptığımız intibaı verebiliriz. Genellikle yetişkin kişiler ile muhatap olmaktayız ve ona uygun hareket etmeliyiz.


Pozitif teşvik verirken, zamanlama da önemlidir. Bir çocuğa bisiklete binmeyi öğretirken, kendisi tutmadan pedal çevirmeye başlayınca bravo çok iyisin diyebiliriz. Bunu öğrendikten sonra onu her seferinde bisiklete binerken görünce aynı şeyi söylemek çok ters olur. Öğrenmenin ne zaman ortaya çıktığını anlamak, maharet, tecrübe ve yetenek gerektirir. Bu yetenek, doğuştan olan bir kabiliyet değil de, çoğunlukla uzun çalışma ve iyi bir öğretmen olma arzusu sonunda elde edilen bir özelliktir.


Pozitif teşvik izafidir. Bir öğrencide başarılı olan başka birinde olmayabilir. Diğer kişiyi tanımamız gerekir. O kişinin neden hoşlandığını anlamak önemlidir; bizim neden hoşlandığımız değil. Bu sanat hayat boyu uygulanabilir. Dünya çapında briç oyuncuları, briçin o kadar çok incelikleri olduğu için, binlerce el oynamalarına rağmen, hala öğrenmeye devam ettiklerini söylerler. Öğretmenlik için de aynı şey söylenebilir.


Teşvik uygularken şu hususları daima göz önlünde bulundurun:
• Aynı kelimeyi kullanmamaya dikkat edin. Başınızı sallayın veya tebessüm edin. İyi, güzel, şahane gibi sıfatlar çok kullanınca can sıkıcı olur.
• Yetişkin sesinizle konuşun. Dinleyicilerinize uygun bir tavır takınmalısınız.
• Pozitif teşvikte zamanlamayı, öğrenci yeni bir konuyu kavradığı zamana getirmek üzere ayarlayın.
• Yararlı olanı anlamak için öğrencileri gözlemleyin. Bazı öğrenciler için adını hatırlamak en iyi teşvik olabilir.


Usta bir öğretmen, öğrencilerin kendi kendilerini nasıl teşvik edebileceklerini de gösterir. İyi bir şey yaparlarsa kendilerini tebrik etmek alışkanlığını edinsinler. Golf oynayan birisi hakkında şu hikaye anlatılır: İyi vuruş yaptığı zaman normal karşılayıp, kötü vuruş yapınca da kendini tenkit edermiş; bu tutumunu değiştirmeye karar vermiş, kötü vuruş yapınca normal karşılayıp iyi vuruş yapınca da “Bravo Jeff!” demeye başlamış. Bundan sonra oyununun kalitesi çok yükselmiş.


Mükemmel Mümkün Değildir


“One minute teacher” adlı kitaptaki slogan “mükemmel mümkün değildir” fikri çok önemli bir prensiptir. Hiçbir şey mükemmel değildir; bir şey yanlış olabilirse yanlış olacaktır. Hayatın bu özelliğine çareler çoktur: size limon verilirse limonata yapın: bardağı yarı boş değil yarı dolu olarak görün.


Temel briç kursundaki en önemli faktör öğretmendir. Bir sürü problem ile karşılaşırız: oda kilitli kalmış, kimsede anahtar yok; oyun masaları yok; sınıfı kimya laboratuarına koymuşlar, her taraf çürük yumurta kokuyor: dersimizi birinci sınıfa koymuşlar sandalyeler çok küçük; kitaplar vaktinde gelmedi. Bu problemlerin hiç birisi bizim onlara karşı tutumumuz kadar önemli değildir.


ÖĞRENCİNİN ROLÜ


Briç oynamayı öğrenen bir grup öğrenciyi izlersek, bazılarının masadan uzakta oturup önlerindeki notları karıştırdığını görürüz. Diğerleri öğretmene dönüp “bu eli nasıl oynayacağımı bilemiyorum” diye sızlanırlar. Hata yapmaktan korktukları için geride dururlar. Yalnız bir doğru cevabın olduğunu ve öğretmenin bunu bildiğini düşünürler. Mutlak otorite öğretmendir: öğretmen de öğrencilerin hatalarını düzelterek bu inancı kuvvetlendirir.


Mutlak Otorite


Eğer mutlak otorite öğretmen değilse kimdir? Gerçekte mutlak otorite yoktur. Öğrenciler, öğretmeni faydalı bir kaynak olarak kullanarak kendilerine öğretmelidirler. Öğrencinin rolünü Galileo şöyle ifade etmişti:
“Başka bir insana bir şey öğretemeyiz. Sadece onun kendi kendine keşfetmesine yardımcı olabiliriz. Öğretmenin sırrı buradadır – başkalarına başka şekilde keşfedemeyecekleri önemli şeyleri kendilerinin keşfetmesine yardımcı olmak.”


Öğrencinin en önemli güveneceği kaynak kendisidir. Diğer kaynaklar, arkadaşları, öğretmen, magazin vs.dir. Öğrencilerin birbirleri ile konuşmalarını yasaklayan bir tavırdan sakınmalıyız. Öğrencilerin denemelerine, gözlem yapmalarına ve muhakeme yürütmelerine imkan sağlamalıyız. Hata yapmaya cesaretleri olmalıdır ve hataları öğrenmenin bir parçası olarak algılamalıyız.


Öğrenmenin Mahiyeti


Öğrenci öğrenirken ne olur? Carlos Castenada öğrenme hakkında şunları söylüyor:
“Yavaş, yavaş öğrenmeye başlar; önce azar, azar sonra büyük parçalar halinde. Sonra düşünceleri çatışmaya başlar. Öğrendiği şeyler hiçbir zaman düşündükleri veya hayal ettikleri değildir ve korkmaya başlar. Öğrenmek hiçbir zaman beklediğimiz gibi olmaz. Öğrenmede her etap yeni bir iştir, insanın korkusu gittikçe artar. Hedefi savaş meydanına döner.”


Öğrenci zayıf durumdadır ve öğretmen ona öğrenme hürriyeti ve arzusu sağlayacak bir ortam yaratabilir.


Öğrencinin İştiraki


Öğrencileri öğrenme işlemine nasıl iştirak ettirebiliriz? İlk dersi ele alalım. Başlangıçta öğrenciler denerler. Bir öğrenci kartları karıştırıp dağıtır. Herkes kartları renklerine göre ayırır ve löve almaya hazırdır.


Bir sürü soru akıllarına gelir: “Ne atak edeyim? Atak yapıldıktan sonra hangi kartı oynayayım, küçük mü büyük mü?” Bu sorulara cevap verme zamanı şimdi değildir. Öğrencilere bunun renge uymayı ve renge uyamıyorsa başka bir kart defos etmeyi öğrenme ve löveyi kimin kazandığını belirleme ile bir sonraki löveye ilk kartı kimin oynayacağını belirleme alıştırması olduğunu hatırlatın. Elin oynanması bitince öğrencilere bazı sorular sorarak dikkatlerini arttırma şansı tanıyın: “Küçük bir kart ile löve kazanan oldu mu? Bu nasıl oldu? Büyük kart oynadığı halde löveyi kazanamayan oldu mu? Niçin böyle oldu?”


Öğrencinin rolünü değiştirmeye yönelik sahneyi hazırlamış oldunuz. Sınıf bir laboratuara döndü, öğrenci deney yapıyor, neticeleri gözlemliyor ve muhakeme yürütüyor. Öğretmen katalizatördür ve neticelerin önemli kurallara çevrilmesini sağlar: löveler büyük kartlar ile kazanılır; uzun renklerdeki küçük kartlarla da kazanılır.


Deklarasyon fikrini öğretmek için bir alıştırma şöyle olabilir. Öğrenciler ortaklarına sayı ve kart ismi söylemeden ellerini anlatırlar.
Konuşma şöyle gelişebilir:
Kuzey: “Kör hoşuma gidiyor.”
Güney: “Körlerden hoşlanmıyorum ama bir sürü pikim var.”
Kuzey: “Pikler hoşuma gitmiyor ama karolarım var.”
Güney: “Karoyu köre tercih ederim ama aslında piki çok beğeniyorum.”
Kuzey: “Karoda anlaşabilir miyiz?”


Her çift koz renginde anlaşınca, o renk koz olmak şartıyla kaç löve alacaklarını tahmin ederler. En fazla löve alacağını düşünen çift kontratı oynama hakkını kazanır ve kozu belirler. El oynandıktan sonra oyuncular kartlarını birbirine gösterir ( turnuva gibi oynarlar) ve en iyi rengi seçip seçmediklerini konuşurlar. Tipik bir konuşma şöyle olabilir: “Piki çok beğendiğini söylediğin zaman daha fazla pikin olduğunu zannetmiştim.” “Bir rengi beğendiğimi söylemem için kaç kartım olması gerekir?”


Öğrenciler kendi aralarında konuşuyorlar. Bir birlerinden aldıkları cevapları da dinlemeye alışıyorlar. Meraklı ve hoşgörülü olmayı öğreniyorlar. Arkadaş ediniyorlar ve belki de buraya gelmelerini sebebi de bu olabilir. Öğretmen onlarla birlikte çalışıyor, bildiklerini kullanıyorlar ve yeni şeyler keşfediyorlar.


Tavır


Öğrencilerin oyunu öğrenme hususunda uygun bir tavır takınmaları önemlidir. Akıllı kendine güveni olan ve işlerinde başarılı kişilerin 13 kartı ellerine aldıklarında ürkek bir hale döndüklerini görmüşlüğüm var. Öğretmen “O kartı oynamayın. Kontratı nasıl yapacağınızı size göstereyim.” diye yardımcı olmaya çalıştığında o kişinin güvenini iyice yok eder.


Öğrenme işlemi tamamen, öğrenciyi rahat hissettirmeye bağlıdır. Rahatlık da kuralları ezberlemek değildir. Rahatlık, denemeye hazır olmak, gözlemlemek, belirsizliği kabullenmek ve hata yapmaktan korkmamak anlamına gelir. Yeni başlayanlar ile çalışırken onları her fırsatta teşvik etmeliyiz; söyleyecekleri her şeyi dinlemeli ve onlarla birlikte öğrenmeliyiz.


Yeni başlayanların oyuna karşı tavırlarının nasıl olmasını istediğimizi Don Oakie’nin şu sözleri ile özetleyebiliriz:


“Yeni öğrencilerin ne istediğini iyi anlamamız gerekir. Bunu ben ortaokulda iken, bize iki tenis raketi ve birkaç tenis topu verildiği zamana benzetiyorum. Hemen tenis sahasına gidip, topları birbirimize atmaya başladık. Oyunun kurallarını bilmiyorduk, iyi bir oyuncu olmak için ne yapılması gerektiği hakkında hiçbir fikrimiz yoktu. Bütün bildiğimiz birer raketimiz ile biraz toplarımız olduğu ve aramızda bir netin bulunduğu idi. Topu raket ile birbirimize atıyorduk ve bu çok zevkliydi.


İnsanlar yeni bir hobiye başladıklarında bundan zevk almak isterler. Bir şeyler yapmayı arzularlar ama bu yaptıklarının ustaca olması da gerekmez. Zevk almak için tek istedikleri şey oyun oynamaktır. İşin eğlenceli yanı oynuyor olmaktır.”


DEKLARASYON KURSUNU ÖĞRETMEK


Briç hakkında binlerce cilt kitap yazılmıştır. Biz, 16 saatlik (iki saatlik sekiz ders) veya 18 saatlik (dokuz ders) temel bir kursu öğretiyoruz. Yapmayı ümit edebileceğimiz tek şey (çok az istisnaları olan) genel konuları anlatmaktır. Ancak yeni başlayanlara bile bir sürü kural ve bunların istisnalarını anlatmaya da çalıştığımız zaman öğrenciler kısa zamanda sıkılırlar.


Zaman Çok Kıymetlidir


İnsanlar yapmak istedikleri her şeye çok ender olarak zaman ayırabilirler, o bakımdan basitlik önemli olmaktadır. İnsanlar hemen netice görmek isterler ve iyi netice almak da morali yükseltir. Bunu başarmak için, neticelerin % 80 ini sağlayan % 20 lik faaliyete ağırlık vermek gerekir.


Briç öğretirken bu prensibi nasıl uygularız? Deklarasyon ve oyundaki kompleksliği, çoğunlukla tatmin edici neticeler almaya yetecek kadar, minimuma indirerek. Teorik olarak briç gibi kompleks bir oyunu basit birkaç kurala indirgemek kolay değildir. Basitlik, ne zaman bir kara verilecek ise en az istisnası olanı seçmek anlamına gelir.


Dersler iki saatliktir. İlk saatte deklarasyon teorisine odaklanılır, ikinci saatte de oynanarak bunun uygulaması yapılır. İki saat sonunda durmayı planlamalıyız. Bu süre insanların, yorulmadan dikkatlerini verebileceği maksimum zaman olarak belirlenmiş olmaktadır. Öğrencilerden oyuna devam etmek isteyenler bunu yapabilirler. Yeterli görenler için konuyu özetleyip bir sonraki derse hevesle gelmelerini sağlayacak şekilde dersi bitirmemiz gerekir.
Ders için planladığımız bütün konuları bitirememiş isek paniğe kapılmamalıyız. Öğretilenlerin miktarı değil kalitesi önemlidir. Hiçbir şeyi aceleye getirmemeliyiz. Bazı alıştırmaları ev ödevi olarak bırakabiliriz, öğrencilere kitabı okuyarak daha ince detayları öğrenebileceklerini söyleyebiliriz. Ancak her derste temel bilgileri tamamlamalıyız ve ders sonunda zamanlamamızı gözden geçirerek bir dahaki sefere daha iyi yapmayı planlamalıyız. Hangi kısım fazla zaman aldı? Bunun sebebi ne olabilir?


Birçok kart oyunu alıştırmasının olduğu ilk dersten sonra dersler muntazam bir tempoya girer:


Deklarasyon konusuna giriş 10 dakika
Deklarasyon alıştırmaları 45 dakika
Teneffüs 5 dakika
Oyun konusuna giriş 10 dakika
Hazır elleri oynamak 45 dakika
Özetleme 5 dakika


Programın çok sıkı olmasını istemeyiz ama önceden plan yaparsak gecikme olup olmadığını anlarız. Oyun kısmına yeterli zaman ayırmak önemlidir.


Bu zamanlara nasıl uyabiliriz? Deklarasyon konusuna giriş bir özetlemedir. Bütün hepsini izah etmemiz şart değildir. Öğrenciler bunu kitaptan da okuyabilirler. Her ders planının başında konu özetlenmiştir.


Deklarasyon alıştırmaları için ayrılan zamanı her alıştırmaya eşit olarak bölün. Beş alıştırma varsa her birine dokuzar dakika ayırın; yedi alıştırma varsa yedi dakikanın biraz altında bir zaman ayırın.


Oyun konusuna giriş de bir genel izahattır. Konu ve bunu anlatış şekli ders planında özetlenmiştir.


İlk ders hariç her derste dersin son alıştırmaları olarak önceden hazırlanmış dört el vardır. Deklarasyon konusunu uygulamaya koymak ve anlatılan oyun konusunu da öğrencilerin tatbik etmesini sağlamak için hazırlanmıştır. Deklarasyon üzerindeki konuşmalar bir iki dakikada biter. Gecikme olursa konuşmaların nasıl olacağını öğrencilere söyleriz.


Her elde, normal olarak bir yeni oyun tarzı vardır ve konuşmalar da üç dört dakikada biter. Deklarana ve defans oyuncularına konuyu izah edin ve tatbikatı kendilerine bırakın.


Öğrencilere yeni bir konuyu anlatırken zamanı biz kendimiz kontrol ederiz. Pekiyi bir alıştırmayı yaparken birkaç masada öğrenciler çok gecikince ne yaparız? Durumu gözünüzün önüne getirin. İlk oyun alıştırmasına başladıktan beş dakika sonra masanın birinde yalnız altı löve oynanmış. Diğer masala bekliyor. Şöyle diyebiliriz:


“Alıştırmayı bitirmediyseniz kalan kartlarınız kapatın. Konuşmalara katılabilirsiniz. Küçük bir kart ile löve alan oldu mu? Bu nasıl oldu? Büyük bir kart oynadığı halde löve alamayan oldu mu? Bunu bana anlatın.”


Bitirmemiş olan masadakilerin de konuşmaya katılmasını sağlayın. Dışarıda bırakılmış olduklarını düşünmesinler.


Yavaş bir masanın bütün sınıfı geciktirmesine izin veremeyiz. Bazı öğrenciler basit bir alıştırmayı yapmak için yarım saat oyalanabilirler. Geciken masalar zaman ile sınıfın temposuna uyarlar. Sınıfın çoğunluğunu memnun etmek isteriz. Geri kalanları da dikkatle izlemeliyiz. Küçük bir gurubun bütün sınıfı tahakkümü altına almasına müsaade etmemeliyiz.


SadeTutun


El değerlendirmesine bakalım. Öğrenciler whist stilinde birkaç el oynayınca, lövelerin yalnız büyük kartlarla değil, uzun renklerdeki küçük kartlar ile de alındığını anlarlar. Elin değerlendirilmesinde iki faktör olduğunu görürler: büyük kartlar için bir değer ve uzun renkler için bir değer.


Bu metodun, kısa renklere puan vermeye göre muhtelif avantajları vardır.
• Birincisi, öğrenciler değerlemede iki faktörün nereden geldiğini anlarlar. Kısa renklerin neden değerli olduğunu anlayamazlar: sanzatuda kısalık zafiyet olur.
• İkincisi, kısa renklerdeki onörler konusunda belirsizlik yoktur. Tek bir ruanın değeri 5 puan mı, (onör için 3 puan, kısalık için 2 puan), 4 puan mı, ( tek onör için bir puan düşün), 3 puan mı ( onör puanı ile kısalık puanının büyüğünü seçin) yoksa 2 puan mıdır? (onör puanı ile kısalık puanının düşük olanını seçin)


Başka bir örnek de 1SA açarken muhtelif istisnalardır. Beş kart minör renk ile 1SA açabiliriz ama beş kart majör ile olmaz. Dengeli el ile sanzatu açarız ama iki kartlı onörsüz renk olmamalıdır. 1SA 16 puan ile açarız ama beş kartlı renk varsa 15 puan ile de açarız. Temel kursta biz mümkün mertebe istisnaların olmamasına çalışırız. 15-17 puan dengeli el ile 1SA açılır. İşi sade tutmak isteriz ama sağlıklı bilgi vermek için bazen sadelikten fedakarlık etmek gerekir.
Bilgilerin Sistematik olması


Sadelikte mümkün mertebe çok az istisna olur. Bilgileri bir sisteme bağlı olarak verip genel kuralları vurgulamak da sadeliğe yardımcı olur. Birbirine ilintili olmayan bir sürü kural ve bilgi kafa karıştırır. Mesela, öğrenci her oyuncunun ayrı bir rolü olduğunu bilince, açanın elini anlatan ve cevapçının da kaptan olduğunu bilince konuşmalar kolaylaşır. 1SA açışına cevap olarak kaptanın “hangi seviyede” ve “hangi renkte” sorularını soracağı genel kuralını belirtince cevapları bulmak kolaylaşır. Aksi takdirde bütün cevapları ezberlemesi gerekir.


Hatırlatıcılar


Öğreteceğimiz konuları hatırlatıcı kullanarak basitleştirebiliriz. Mesela, deklarasyon ile verilen mesajları trafik ışıklarına benzeterek, öğrencilerin anlamasına yardımcı olabiliriz. Normal trafik ışıklarında olduğu gibi, kırmızı (sign off) dur; sarı (davet) dikkatli ilerle; yeşil (forsing) yürü anlamına gelir. Her deklareye bir ışık benzetmesi yaparsak, öğrenciler mesajı daha rahat anlarlar.


Konuları basit tutmak öğretmen için zor olabilir. Mamafih, öğrencilerin derse devam etmelerini sağlamak için bu tek yoldur. Zamanınıza ve gayretlerinize değer.


Temel kurs öğrencileri için bir elin en heyecanlı teşhir şekli gerçek kartlarladır. Öğrencilerin bir eli masaya yer gibi hazırlaması uzun sürmez. Bu şekilde tahtaya yazmaktan daha kolay öğretirsiniz.


Malzeme


Her ders için öğrenciye verilecek bilgiler iki kısımdan oluşur: kitap ve çalışma ortamı.


Kitap ders esnasında okunmak için değildir. Ders bittikten sonra referans olarak kullanılmak içindir. Ancak biz önceden hazırlıklı olmalıyız. Ders planları her derste öğretilecek konuların özetini verir. Her hangi bir konuda tereddüdümüz varsa kitaptan uygun bölümü okumalıyız. Her ders için öğrenci kitabı dört bölümden oluşur:


Deklarasyon teorisi: Temel kurs için öğrencilerin ihtiyacı olan deklarasyon bilgileri. Çok az istisnası vardır ve mümkün mertebe basittir.


Oyun için prensipler: Öğrenci workshop’u esnasında hazır eller ile temel fikir açıklanır.


Özet: Derste anlatılan hususların özetlenmesi. Öğrenciler bir konuyu unutmuşlarsa, bu esnada hatırlatmak iyi olur.


İncelikler: Bu kısımda tecrübeli öğrencilerin soracağı daha sofistike soruların cevabı incelenir




Öğrenci workshopunda derste anlatılan konuların öğrenciler arasında görüşül-mesini sağlayacak alıştırmalara yer verilir. Ders planı öğretmenin bunu nasıl takdim edeceğini ve yürüteceğini anlatır. Öğretmen, workshopu yönetirken öğrencilerin öğrenme işlemine katılmalarını sağlar. İlk birkaç alıştırma konuşmaları, son birkaç alıştırma da kart oyununu geliştirmeyi sağlar. Bazı alıştırmalarda öğretmen zaman kazanmak için öğrencilerin kitaba bakmalarını ister.


Elin Oynanması


Öğrencilere verebileceğimiz üç çeşit el vardır: önceden hazırlanmış, kısmen önceden hazırlanmış ve tesadüfen dağıtılan.


Önceden hazırlanmış eller çok faydalıdır ve bu kursta çokça kullanılmaktadır zira bu tipte her elde bir konu açıklanır. İlk derste iki hazır el vardır; daha sonraki derslerin her birinde dört tane hazır el vardır. Ders esnasında kısmen hazır el veya tesadüfi dağıtılmış elleri kullanmaya zaman olmayacaktır. Ancak, zaman olursa, bu tip elleri kullanmanın da yeri vardır.


Mesela, Ders 3’te (1SA açışa cevaplar) hızlı ilerlerseniz kısmen hazırlanmış eli yapmanın yolu şöyle olur.


Öğrencilere 1SA açacak bir el hazırlatın. Diğer üç eli de karıştırarak dağıtsınlar ve daha sonra deklare versinler. Konuşmalardan sonra eli oynayabilirler veya doğru kontrata gelinip gelinmediğini anlamak için dört ele bakabilirler.


Bu biraz kontrol sağlar. Her öğrenci 1SA açacaktır ve ortağı uygun cevabı bulacaktır; dersin konusu da budur zaten.


Tesadüfen dağıtılan ellerde öğrenciler kartları karıştırır ve dağıtırlar. Bu tip elleri kullanırken dikkatli olmalıyız. Dersimiz iyi gelişirken, böyle dağıtılmış bir el öğrencilerde tedirginlik yaratabilir.


Öğrencilerin yarı hazırlanmış veya tesadüfi dağıtılmış elleri oynaması esnasında çok sıkıntı çekebiliriz. Empasların yapılmadığını, renklerin bloke olduğunu alıcıların defos edildiğini görürüz. Renk kontratına asın yanından küçük kart atak edilmesine dahi şahit olabiliriz. Bunların olmasına müsaade etmememiz gerektiği gibi bir hisse kapılabiliriz! Mamafih, öğrencilerin bu tip tecrübeleri kazanmalarına imkan sağlamalıyız. Bu şekilde hatalarını görürler ve oyunlarını nasıl ilerletebileceklerini anlarlar. Şöyle bir konuşma yapabiliriz:
“Bu ilginç. Karşılaştığın zorluğu nasıl yenebileceğini gelecek derslerden birinde göreceğiz. Önce kozları oynamaya başlaman iyi bir fikirdi. Doğru yoldasın.”


DEKLARASYON KURSU DERS PLANLARI


Birinci ders diğerlerinden farklıdır: burada öğrenciler doğrudan kart oynamaya başlarlar; hemen, hemen hiçbir giriş izahatı yapılmaz. Bu ders, kursun geriye kalan kısmına yol gösterici olacağından, planı detaylı olarak anlatılmıştır. Dersler ilerledikçe öğrencilerin ve öğretmenin alışacağı bir tempoya girerler.


Ders Planının Yapısı


Her ders planı aşağıdaki bölümlerden oluşur:


Genel Konular


Her dersin başında bunu gözden geçirmeliyiz. Dersin konusu deklarasyon ve elin oynanması başlığı altında açıklanır. Her ders konusunun detayları, öğrencilerin kitaplarında anlatılmıştır, tereddüt olduğu zaman daima oraya bakılabilir.


Genel Takdim


Dersin ilk 10 dakikasında, ilk alıştırmadan önce, öğretmen işlenecek konuları özetler. Bu ısınma turu addedilebilir. Dersin müteakip bölümü için ortamı hazırlar. Öğretmenin önderliğinde çalışılır. Sınıf, guruplar halinde değil tek ünite olarak çalışır.


Deklarasyon Alıştırmaları


Workshop malzemeleri arasındaki ilk alıştırma gurubu konuşulacak deklarasyon konusunu kapsar. Alıştırmalar takriben 45 dakikada yapılır. Ders planında her alıştırma dört bölüme ayrılmıştır:

Takdim
İzahat
Takip
Netice


Her alıştırma 10 dakikada yapılır. Takdim genellikle öğretmenin bir iki cümlesi ile olur. Bazen öğretmen, öğrencilere masaya örnek bir el hazırlatır ve konuyu belirtmek için onu kullanır.


İzahat öğretmen tarafından yapılır ve öğrenciler guruplar halinde (genellikle her masada) çalışır. Her masada öğrencilerden biri mümessil olarak seçildiğinde konuşmaların iyi geliştiği görülmüştür. Öğrenciler bu mümessilliği sıra ile yaparlar. Kuzey başlar sıra ile Doğuya vs geçer. Mümessiller masadaki bulguları sınıfa aktarır. Bazen öğretmen, sorular sorarak guruba alıştırmayı yaptırır. Zaman sıkışıklığı olursa bu şekilde daha hızlı ilerlenir.


Ders planındaki uygulama, genellikle alıştırmanın öğrenciler arasında konuşulmasıdır. Her gurup sıra ile bulgularını sınıfa anlatır. Her seferinde başka bir gurubun başlamasını sağlayın, zira cevaplar verilince her gurup mutabakatını bildirir, bu şekilde her gurubu ayrı, ayrı dinlemeye gerek yoktur.


Uygulama ile netice arasındaki fark neticeyi öğretmenin özetlemesidir. Burada önemli hususları vurgulamaya dikkat edin.


Öğretme konusunda şöyle bir söz vardır: “Öğrencilere onlara neyi anlatacağınızı söyleyin, daha sonra onlara neyi anlattığınızı gene söyleyin.” Takdimde alıştırmanın konusu anlatılır. İzahatta alıştırmada öğrencilerin ne yapacağı söylenir. Uygulamada öğrencilerin elde etiği neticeleri sınıfla paylaşmaları istenir. Neticede de öğretmen bulguları özetler.


Oyun Alıştırmaları


Oyun alıştırmaları hakkındaki ders planı iki bölüme ayrılır:

1. Dört elin genel konusu
2. Her el hakkında not


Oyun kısmında ilk 10 dakika elin oynanmasında kullanılacak teknikler hakkında bilgi verilir.
Ders planı konunun nasıl anlatılacağını izah eder.


Hazırlanmış eller şu şekilde kullanılır:
1. Öğrenciler kartları bordan alırlar ve renklere ayırarak masaya önlerine yer gibi açarlar.
2. Öğretmen bu el için hazırlanmış soruları sorarak konuşmaları yönlendirir. Öğrenciler bu esnada kendi kitaplarına bakmazlar. Bütün dikkatleri masadaki eller üzerine odaklanmıştır. Konuşmalara fazla zaman ayırmamak gerekir, önemli olan oyun tarzıdır. Öğrenciler elleri gerçekten oynamaya başlayınca deklarasyon vereceklerdir. Ancak doğru kontratı bulmalıdırlar; aksi takdirde elin belirtmek istediği husus boşa gitmiş olur. Zaman kısıtlı ise öğretmen konuşmaların nasıl gelişmesi gerektiğini öğrencilere söyleyebilir.
3. Elin oynanması esnasındaki sorular öğrencileri dersin konusunun nasıl geliştiği hakkında bilgilendirir. Öğretmen kartları oynamaları için öğrencilere fırsat tanımalıdır. Yalnız doğru atağın yapılmasını sağlamalıdır.
4. Sonunda öğrencilere kartlarını alıp deklarasyon vermeleri ve oynamaları söylenir. Konuşmalar ve oyun esnasında karışmamalıyız. Öğrencilerin hata yapmalarına fırsat vermeliyiz. Ancak, daha sonra önemli konular hakkında izahat vermek için, oyunun hamlelerine dikkat etmeliyiz. (Öğrenciler çoğunlukla neler olduğunu tam olarak hatırlayamazlar.)
5. Başlangıçtan itibaren öğrenciler turnuva stili oynamayı öğrenmelidirler. (Kartlarını önlerinde muhafaza ederek) Guruplar oynamayı bitirince kartları önlerine yer gibi açmalarını söyleyin. Diğerleri oyunlarını tamamlarken, el hakkında görüşebilirler. Her masada istenildiği şekilde tamamlanınca bir sonraki alıştırmaya geçeriz. Elin oynanmasında aksaklıklar olmuş ise, zaman varsa bunları konuşmalıyız. Başlangıçta buna gerek vardır ama öğrenciler tecrübe kazanıp kendilerine güvenleri artınca, oyundan sonraki konuşmaları kendi aralarında yapabilirler.


Bu tarz öğrenciler için çok basit gibi görünebilir. Neticede, bütün eller açık iken bunu konuştular, daha sonra alıp oynamaya başlayacaklar. Mamafih yeni başlayan öğrenciler elleri çok nadiren hatırlarlar. Biraz evvel konuşulmuş olsa bile unuturlar. Tekniğin önceden konuşulmasının avantajı, masadaki dört oyuncunun da konuya iştirak etmesini sağlamaktır. Ellerin çoğu, önerilen tarzda oynanmaz ise kontratın yapılamayacağı şekilde ayarlanmıştır. Defans oyuncuları da deklaranın doğru oynayıp oynamadığını takip ederler. Öğrencilerin kart oyununda kendilerine güven kazanmalarını isteriz ve başarılı olmaları için de şans tanımak iyi olur.


Bu tip alıştırmalar öğrencilere çok kolay gelmeye başlamışsa, dört eli de beraber konuşun ve daha sonra öğrencilere onları başka sırada oynatın.
Ev ödevi olarak da her öğrencinin eller hakkındaki soruları cevaplamasını isteyin. Bu şekilde öğrenciler, kendileri deklaran olmasalar bile, konuyu bir daha tekrar etmiş olurlar. Eller her öğrencinin sıra ile deklaran olmasını sağlayacak şekilde hazırlanmıştır.


Malzemenin Ayarlanması


Bu ders planları seksenli yıllardan beri binlerce öğretmen tarafından başarılı bir şekilde kullanılmıştır. Burada takdim edilen malzeme, öğretmenlerin kurs için gerekli yapıyı oluşturmalarını sağlamaya yeterlidir. Bu yapı üzerine öğretmenler kendi bölgelerinde kullanılan uygulamaları da ilave edebilirler. Ayrıca bazı öğretmenler değişik konuları daha derin işlemek isteyebilirler ve kursu on haftaya uzatabilirler. Temel olarak bu kursun yapısı öğretmenlerin ve öğrencilerin ihtiyaçlarına göre adapte edilebilir.

DERS 1 Başlamak

  • Genel Konular
  • Genel Takdim
  • Gurup Çalışması
  • Örnek Eller

GENEL KONULAR

Elin oynanması

·       Sanzatu ve koz kontratlarında löve almak
·       Renge uymak, defos etmek, çakmak
·       Ataklar: Sekansın başı; onörden küçük
·       Ortak ile oynamak
·       Deklaran ve yer.

Deklarasyon

·       Deklarasyon fikri: Ortaklar uzlaşır
·       Deklarasyon lisanı: seviye ve renk
·       Deklarasyon merdiveni
·       Zon prim seviyeleri

GENEL TAKDİM

Bu ilk ders olduğuna göre önce kendinizi sınıfa tanıtın, daha sonra öğrencileri tanıtın. Bunun en iyi şekli öğrencilerin sıra ile isimlerini söyleyip kendileri hakkında bir iki cümle söylemeleridir. Öğrencilere niye briç kursuna geldiklerini sorabiliriz veya daha önce hiç briç oynayıp oynamadıklarını sorarız. Buradaki fikir, öğrencilerin kendilerini masalarındaki arkadaşları ile rahat hissetmelerini sağlamaktır.

Her öğrencinin söyleyeceklerini dinlemeliyiz. Daha sonra isimlerini hatırlama-mıza yardımcı olacak ipuçları bulabiliriz. (Bu, üç köpeği olan Mehmet Bey.) Başlangıçta isim kartları kullanmak iyi olur. Her öğrenciye adı ile hitap etmek faydalı olur.

Tanıştırmadan sonra oyunu anlatmaya başlayın. Önemli olan öğrencilerin iştirakini sağlamaktır. Şöyle diyebilirsiniz:

         “Buraya briç öğrenmeye geldik. Haydi başlayalım.”

GURUP FAALİYETİ

Alıştırma Bir: Löve Almak

Giriş

“Briç löve almaya dayalı bir oyundur. Whist denilen benzer bir oyundan geliştirilmiştir. Önce, löve almanın ne olduğunu anlamanız ve briçte kullanılan terimlerin neler olduğunu öğrenmeniz için Whiste dayalı b ir alıştırma yapacağız. Briçle aşina olanlar için löveleri saymanın yeni bir yolunu size göstereceğim. Böylece müsabaka briçi olan ikili turnuva ve takım maçlarına katılmak isterseniz sizin için kolaylık olur.”

Talimatlar

“Kuzey kartları karıştırır ve solundaki oyuncudan başlayarak teker teker kartları dağıtır. Saat yönünde kapalı olarak herkeste 13 kart oluncaya kadar dağıtın.”

“Herkes önündeki kartları alsın ve pikleri yan yana koyun. Pikin ne olduğunu bilmeyen var mı? (Bu sorudan sonra nefesimiz tutarız.) Körleri, karoları, treflileri her renkteki kartları kendi aralarında yan yana koyun. Siyah ve kırmızı renkleri ayırırsanız elinizi daha kolay görürsünüz.”

“Doğu bir kartı masaya açık koyarak oynar. Buna atak etmek denir. Diğer oyuncular saat yönünde sıra ile bu renkten bir kart oynarlar. Buna renge uymak denir. Dört oyuncu birer kart verince bu hamle tamamlanmış olur. Bu dört kartın toplamına löve denir. Renge uyamıyorsanız (elinizde o renkten kart yoksa) başka bir renkten bir kart verin. Buna defos etmek denir.

“Kartlar büyüklük sırasına göre astan başlar, rua, dam vale onludan ikiliye kadar gider. Löveye en büyük kartı veren oyuncu o löveyi kazanır. Löveyi kazanan oyuncu bir sonraki löveye ilk kartı oynar.”

“Löveyi kazandıysanız, kartınızı kapatın ve önünüze düşey olarak koyun. Löveyi kaybederseniz, kartınızı kapatın ve önünüze yatay olarak koyun. Bu şekilde kazandığınız ve kaybettiğiniz lövelerin sayısını saymak kolay olur. Oynadığınız bütün kartlar önünüzde durur.”

“Bütün kartlarınız bitene kadar oynayın. Toplam kaç löve olacaktır?”

Daha önce briç oynamış olan öğrenciler soru sormaya başlarlar: koz nedir? Deklaran kimdir? Masalarındaki diğer arkadaşlarına deklarasyonun nasıl olacağını söylemeye başlayabilirler. Alıştırmanın bu kadar basit olmasından sıkıntı duyduklarını dahi söylemeye başlayabilirler. Öğretmen olarak en baştan başlamakta ısrar edin. Sınıftaki birçok öğrenci bundan yararlanacaktır. Sabırsız öğrencilere bir sonraki alıştırmanın daha zor olacağını söyleyin.

Bazı öğrenciler hangi kartı oynayacaklarını bilmedikleri için sıkıntı çekebilirler. Size sorabilirler. Bunun bir tecrübe olduğunu söyleyin. Birinin söylemesini beklemekten ziyade herhangi bir kartı oynayıp ne olduğunu görmek daha iyidir. Bu alıştırmanın gayesinin atak etmek, renge uymak defos etmek ve löveyi kimin kazandığını anlamak gibi konuları öğrenmek olduğunu hatırlatın. İlk briç eli için öğrenilecek çok şeydir bunlar.

Takip

“Kazandığınız kartları açın: önünüzde düşey olarak yerleştirilmiş olan kartları. Kimse büyük olmayan bir kart ile löve kazandı mı? Niye küçük bir kart löve kazanabilir sizce?

Öğrenciler büyük kartlar löve kazandığı halde, büyük kartlar daha önce oynanmışsa küçük kartların da löve kazanabilmesinin mümkün olacağını kabul etmelidirler. Oyunculardan birinde bir renkte çok sayıda kart olursa bu mümkündür.

“Kaybettiğiniz kartları açın: önünüzde yatay olarak yerleştirilmiş kartları. Büyük bir kart ile löve kazanamayan kimse oldu mu?”

Öğrenciler bazen hiç el tutamadıkları için löveye ilk kartı oynama şansları olmadığından büyük kartlarından bazılarını defos etmek durumunda kaldıklarının farkına varabilir. Bazen de başka bir kişi daha büyük bir kart oynayarak onların büyük kartını ezer.

Netice

“Yalnız birkaç dakikadır buradasınız ve şimdiden lövenin ne olduğunu, renge nasıl uyulduğunu ve defos etmeyi biliyorsunuz. Lövenin hem büyük kartlarla hem de uzun renkteki küçük kartlar ile kazanıldığını gördünüz.”

Alıştırma İki: Kazanacağınız Löveleri Tahmin etmek

Giriş

“Bu defa, hangi kartlarınızın löve kazanacağını tahmin edin. Daha önce oynamış olsanız bile bu kolay değildir.”

Temel briç kursundaki bir problem de bazı öğrencilerin daha evvel briç veya başka bir kart oyunu oynamamış olmalarına rağmen bazılarının biraz briç bilmeleridir. Daha tecrübeli öğrencileri de bu alıştırma ile biraz zorlayabiliriz. “Öğrencilerin hangi kartla löve kazanacaklarını tahmin etmeleri kolay değildir.” Deyin. Bunu yapabilen biri olursa öğrencilerin size bildirmesini isteyin.

Talimatlar

“Dağıtan saat yönünde sıra ile değişir. Bu defa Doğu dağıtırken size ikinci alıştırma hakkında bilgi vereceğim. Hala sanzatu dediğimiz kozsuz oyun (löveye verilen en büyük kartın löveyi kazandığı) oynuyorsunuz. Hala kendi başınıza oynuyorsunuz, ortağınız yok. Şimdi hangi kartlar ile löve kazanacağınızı tahmin edin.”

Öğrenciler asların löve alacağını düşünürler. Ruanın bazen löve alıp bazen löve kazanacağını ama her zaman olmayacağını fark ederler. Sınıfta dolaşıp yardıma ihtiyacı olanları yardım edin.

“Herkes kaç löve kazanacağını tahmin ettikten sonra eli oynayın; dağıtanın solundaki oyuncu Güney ilk löveye atak eder.”

Takip

“Hiç sürpriz oldu mu? Löve alacağını düşündüğü kart ile löve kazanamayan oldu mu?”

Öğrenciler gözlem yapma güçlerini geliştirmeye başlarlar. As uygun yerde olmadığı için rua löveyi kazanamadı. Bir kartın uygun yerde olması konusuna girecek zaman değil henüz. Ancak öğrencilerin tecrübe kazandıklarını görürsünüz.

         “Kazanacağını düşünmedikleri bir kart ile löve kazanan oldu mu?”

Öğrenciler bu konuda düşüncelerini açıklamaya çalışırlar.

Netice

“Elinizdeki hangi kartın löve kazanacağını tahmin etmek zordur. Bunu yapmaya çalışarak meraklı olacaksınız. Bu olunca hafızanız güçlenir. Büyük kartlar çoğunlukla löve kazanırlar ama uzun renklerdeki küçük kartlar da bazen löve kazanır.”

Alıştırma Üç: Atak

Giriş

“Şimdiye kadar herhangi bir kartı atak ettiniz. Büyük kartınızı hemen oynamak mı yoksa daha sonraya saklamak mı gerektiğini merak ediyorsunuzdur. Yere bir el hazırlayalım ve bu sizin eliniz olsun; ne atak edeceğinizi seçmeniz gerekiyor.”

Talimatlar

“Her oyuncu bir rengi eline alsın; biriniz pikleri, diğeri körleri vs. Kartları yelpaze gibi açabilirsiniz ama yere açarken kartları dört rengi kolonlar halinde sıraya koymak adettendir.

Pikleri olan oyuncu, as 3 ve 2’yi bir kolona koy. Diğer pikleri kapat. Körleri olan oyuncu, ası piklerin yanında bir kolona koy. Karolardan rua, dam, vale, 19, 9 ve 8. Bunları da körün yanında bir kolona koyun. Son olarak trefliler as, 3 ve 2. Bunları da bir kolona koyun.”

Öğrencilere diğer kartları kapatmalarını söyleriz. Zira bu ele yoğunlaşmalarını istiyoruz.

“Kuzey, senin görevin gurubunun bu elden hangi kartı atak etmeyi kararlaştırdığını ve kaç löve almayı ümit ettiğini tespit etmektir. Hala sanzatu oynuyorsunuz. Löveye konulan en büyük kart o löveyi kazanır.”

“Bu arada, konuşmaları idare etmeyi sıra ile bir sonraki arkadaşa geçiririz. Bir sonra Doğu daha sonra Güney ve Batı liderlik yaparlar.”

Takip

“Her guruptan raporu alalım. Hangi kartı atak edersiniz ve kaç löve almayı ümit edersiniz?

Öğrenciler genellikle karo atağının en iyisi olacağını ve sekiz löve kazanacaklarını söylerler. Tecrübeli acemiler, dördüncü kartı atak etmeyi önerebilir. Bu kuralı duymuş olmalarına rağmen sekansın başındaki kartın atak edileceğini bilmezler. Öğrencileriniz maksimum sayıda löve almak için aslarını hemen çekmemeleri gerektiğini anlamış olmalıdırlar. Öğrencilerden biri dördüncüyü atak etmekten bahsederse, dersi bir sonraki aşamaya geçirmek için şöyle konuşuruz:

“İyi ki dördüncü karttan bahsettin. Ortağın olmayınca istediğin karoyu oynayabilirsin. Ortağın ile oynarken atak ettiğin kart ile ona bir mesaj vermeye çalışırsın. Atak yaparken iki prensip vardır: birincisi, sekans varsa onun başındaki kart atak edilir; ikincisi, sekans yoksa küçük bir kart çıkılır. Bu prensibe uyarak hangi karoyu atak edersiniz? Karolarınız dam, vale 10, 9, 8, 7 olsaydı ne çıkardınız? Farz edelim karolarınız rua, 6, 4, 3 olsaydı ve löve sağlamak için en iyi şansınız karolar olsaydı ne çıkardınız?”

Netice

“Başlangıçta büyük kartlarınızı aslarınız çekmemenin, onları saklamanın doğru olduğuna karar verdiniz. Ortağınız olmayınca sekanstan hangi kartı atak ettiğiniz önemli değildir ama ortağınız olunca, sekansın tepesini seçersiniz. Bu şekilde renkteki kartlarınız hakkında ortağınıza bir mesaj vermiş olursunuz. Sekans yoksa küçük bir kart atak edin: kural olarak tepeden dördüncü kartı.”

Alıştırma Dört: Ortakla Oynamak

Giriş

“Size müthiş bir eğlence geliyor. Karşınızda oturan kişi, (ortağınız) ile beraber çalışacaksınız. Ortağınıza yardımcı olun, onun yaptığını beğenin, düşünce tarzını anlamaya çalışın. Oyunda ne kadar başarılı olacağınız şansınıza, becerinize ve ortağınız ile ilişkinize bağlıdır.”

Talimatlar

“Güney kartları dağıtır. Hala sanzatuda oynuyorsunuz: lövede ilk oynanan renkteki en büyük kart löveyi kazanır. Batı, fazla löve sağlamak için en uzun renginden atak et. Uzun renginde sekans kartlar varsa sekansın tepesindeki kartı atak et, yoksa küçük bir kart.

“Batı atak ettikten sonra, kartlarınızı kapatın ve atak edilen kartı inceleyin. Batının en uzun rengi hangisidir? Bu renkte batının en az kaç kartı olmalıdır? Bu kart Batının elindeki bu renkteki diğer kartlar hakkında ne söylüyor?”

Bu gözden geçirme, atağı yapma hakkındaki düşünceleri özetler. Öğrenciler herkesin sekans başından mı atak ettiğini öğrenmek isterler. Ortağın rengini dönmek fikri burada anlatılır.

“Şimdi elin geri kalanını, bu defa karşınızdaki oyuncu ortağınız olarak, birlikte mümkün mertebe fazla löve almak maksadıyla oynayın. Ortağınız bir löveyi kazanıyorsa bunu sizin de almaya çalışmanıza gerek yoktur. Ortağınızla işbirliği yapın.”

Öğrenciler ortaklarıyla birlikte löve almaya çalışsınlar. Renkleri bloke edeceklerdir, aynı löveyi ikisi birden kazanacaklardır, ortağının rengini dönmeyi unutacaklardır ve genellikle ne olduğunu pek anlayamayacaklardır. Bu aşamada biraz sıkıntı hissedebiliriz ama buna gerek yoktur. Alıştırmanın gayesi, ortakla birlikte çalışarak löve kazanmayı ve atak konusunda bir iki prensibi uygulamayı öğrenmektir.

Takip

         “Ortakla oynama tecrübesi esnasında başınıza gelenleri anlatın bakalım.”

Ortakla oynamanın zevkleri ve sıkıntılarını birkaç dakikalığına dinleyin.

Netice

“Ortağın atağı, hangi renkte löve alma ümidiniz olduğuna dair ortağınızın düşüncelerini size aktarır. Sanzatu oynarken ortağınız en uzun rengini atak eder. Ortağınızın sekans halinde kartları varsa en büyüğünü, yoksa küçük bir kart atak eder. Ortağınızla işbirliği yaparak onun atak ettiği renkte löve kazanmaya çalışırsınız. İkiniz birlikte mümkün mertebe en fazla löve kazanmak istersiniz.”

Alıştırma Beş: Koz kontratında oynamak

Giriş

“Buraya kadar, bütün eller sanzatuda oynandı: löveye ilk oynanan renkteki en büyük kart löveyi kazanır. Şimdi bir kozunuz olacak. Bu defa kozu ben belirleyeceğim ama ileride ortağınızla birlikte kendiniz için en iyi kozu belirlemeyi öğreneceksiniz.

“Bu defa koz kördür. Kör üstün renktir. Burada çakmak diye yeni bir oyun ortaya çıkıyor. Çakmak (koz olmayan bir löveye koz kartı vermek) defos etmek ile aynıdır. Löveye ilk oynanan renkte kartınız yoksa koz verebilirsiniz. Bir löveye oynanan renge uyamıyorsanız, başka bir renkten defos ettiğinizde o löveyi kaybedersiniz. O löveye koz verirseniz onu kazanırsınız. Koz oynanırken hatırlayacağınız dört husus vardır:
·       Renge uymak zorundasınız. Bir löveye ancak o renkte kartınız yoksa koz verebilirsiniz.
·       Çakmaya mecbur değilsiniz. Ortağınız ♦A oynarsa ve sizde karo kalmamışsa, rakipler buna çakmadığı sürece, ortağınızın ası löveyi kazanacağı için siz başka bir kart defos edebilirsiniz.
·       Bir löveye birden fazla oyuncu çakarsa, en büyük koz löveyi kazanır.
·       Koz oynamak mecburiyeti yoktur. Her oyuncu yeni löveye ilk kartı oynayacağı zaman koz oynayıp oynamamakta serbesttir. Siz oynadıkça size yardımcı olacak prensipleri geliştireceğiz.”

Talimatlar

“Batı dağıtır. Ortağınız ile kör koz olmak üzere oynuyorsunuz. Şimdi, sanzatuya atak eder gibi atak edin. Koz kontratında atakları daha sonra konuşacağız.”

Bu alıştırmanın gayesi koz kontratında oynamayı öğrenmektir. Öğrenciler, koz olmayan kısa bir renkten (bir veya iki kart) atak etmenin faydalı olabileceğinin farkına varırlar.

Takip

         “Kozda oynamayı mı sanzatuda oynamayı mı tercih ediyorsunuz?”

Cevaplar kimde daha uzun koz olduğuna bağlı olarak değişir.

         “Farkı neydi?”

Öğrenciler kısa renklerin de işe yaradığının farkına varmış olmalılar.

“Bir renkte kartınız yoksa ona şikan denir.
  Tek kartınız varsa singleton, iki kartınız varsa da doubleton denir.”

Tek kartı veya iki karttan atak etmek genellikle fazla önemsenir. Koz kontratına tek kartı atak etmenin iyi olabileceğini ama en kuvvetli renkten atak etmenin de sağlam bir fikir olduğunu belirtin.

Netice

“Oynamanın iki türü vardır: sanzatu (kozsuz) löveye ilk oynanan renkte oynanan en büyük kart löveyi kazanır; kozlu, en büyük kart hala löveyi kazanır ama bir löveye oynanan en büyük koz diğer bütün kartları yener.”

Alıştırma Altı: Deklarasyonun dili

Giriş

“Arkadaşlarınızla briç oynamaya oturduğunuzda elinizi ortağınıza deklarasyon ile anlatacaksınız ama bunu özel bir dil ile yapacaksınız. Bunun nasıl olacağını görmeye hazırız.
“Deklarasyonun dili hakkında iyi haber: çok az kelime var. Konuşma iki kısımdan oluşur: birincisi birden yediye kadar bir sayı; ikincisi beş kelimeden biridir: trefli, karo, kör, pik ve sanzatu. 1♠ bir deklaredir, bir sayı ve bir kelimeden oluşur.”

Talimatlar

“Bir deklare düşünün, bir sayı ve bir kelime, kulağa nasıl geliyor bir duyalım.”

Öğrenciler 1♣’den 7SA’ya kadar bir şeyler söylerler.

         “Ne anlama gelir? Tahmin etmeye çalışın ne dersiniz?”

Öğrenciler sayıların alınacak löveler ile bir ilgisi olduğunu kelimelerin de oynanacak renk veya sanzatu olduğunda karar kılarlar.

“İsterseniz bütün löveleri almayı taahhüt edebilirsiniz. En büyük sayı 7 olduğuna göre 13 löve 7 ile belirtilir. Çoğunluğu sağlamanız için altıdan fazla löve almanız gerekeceğinden, söylediğiniz sayı altının üzerinde almayı taahhüt edeceğiniz löve sayısını belirtir. İlk altı löveye İngilizce kitap (book) denir.”
“Şu kontratlarda kaç löve almanız gerektiğini hesap edin.”

1) 2♣                            2) 4♠                            3) 7SA                4) 3SA
5) 5♠                            6) 1♥                            7) 6♣

Buradaki cevapların doğru olarak bulunmasını sağlayın.

Takip

Cevapları kontrol edin.
“Arttırma, dağıtan oyuncudan başlayarak saat yönünde her oyuncuya deklare verme şansı tanınarak yapılır. Bir oyuncu deklare verebilir veya pas geçebilir. Konuşmalar, üç oyuncu arka arkaya pas geçinceye kadar devam eder. Son verilen deklare kontrat olur.
“Her deklare bir öncekinden daha büyük olmak mecburiyetindedir. Bunun için renkler en küçük olarak trefliden başlar, sonra karo, kör, pik ve sanzatu olarak büyür. Eğer daha evvel söylenen renkten daha küçük bir renk deklare etmek isterseniz sayıyı bir büyütmeniz gerekir. Bunu kolayca deklarasyon merdiveninde görebilirsiniz.”

Öğrencilere kitaplarındaki birinci bölümdeki deklarasyon merdivenine bakmalarını söyleyin.

Netice

“Her deklare (altı löveye ilave olarak) alınacak löve  sayısını ve deklare verenin koz olarak önerdiği rengi belirtir. Her deklare bir öncekinden deklare merdivenine göre daha yukarıda olmalıdır. Saat yönünde dönerken her oyuncu sıra kendine geldiğinde deklare verebilir veya pas geçebilir. Art arda üç pas geçilince arttırma biter. Son deklare kontrat olur ve kontratın rengini arttırmayı kazanan çiftte ilk söyleyen oyuncu deklaran olur.”

Alıştırma Yedi: partskor ve zon için löve değerleri

Giriş

“Almayı taahhüt ettiğiniz sayıda löveyi alınca siz puan alırsınız. Alamazsanız, rakipleriniz puan alır.”

Talimatlar

Zaman kalmamışsa, öğrencilere kitaplarını okuyup bunu öğrenmelerini söyleyebilirsiniz.
“Altıdan fazla löve almak için taahhüt edilen ve alınan löveler için kazanılacak puanlar:
·       Trefli ve karoda 20 puan.
·       Kör ve pikte 30 puan.
·       Sanzatuda ilk löve için 40 daha sonraki löveler için 30 puan.
“Onuncu alıştırmadaki kontratların löve değeri ne olur?”

         1) 2♠                   2) 4♥                   3) 4♠
         4) 5♣                   5) 3♦          6) 1♥
         7) 3SA       8) 4♣                   9) 5♦


Takip

Sorunun cevaplarını konuşun.

Netice

Deklare edilip kazanılan her löve için puan verilir. Puanlar 100 veya daha fazla olursa ‘zon primi’ denen fazladan puan verilir. Burada bir incelik vardır. Zon primini almak için gerekli löveleri almak yeterli değildir, bu seviyeyi deklare etmiş olmak gerekir. Bunun  nasıl yapılacağını bir sonraki derse göreceğiz.”

Konuşulan yeni bilgileri özetleyerek dersi bitirin. Fazla detaya girmeyin. Öğrencilere kitaplarına bakmalarını söyleyin. Orada her türlü bilgi var.

ÖRNEK ELLER

Alıştırma Sekiz: Deklarasyon

Giriş

Son alıştırmada kozu ben söylemiştim. Bu defa siz ortağınızla konuşarak kozu kararlaştıracaksınız.”

Bu arada borda hazırladığınız bir numaralı eli masaya koyun ve şöyle deyin: “Kartları borddan alın. Bordlar elleri muhafaza etmek için kullanılır. Turnuvada her masanın aynı elleri oynamaları için masadan masaya dolaştırılırlar. Her borda dağıtanın kim olduğu yazılıdır.”

                                     A 94
Dağıtan Kuzey           A 7 6
                                  9 6 
                                  A J 9 6 3

    7 3                                      6 2
                                  J 10 9                                8 4 3 2
  K Q J 4 3                                A 7
2
   Q 5 2                                      ♣K 10 7

                                  K Q J 10 8 5
                                  K Q 5
                                            10 8 
                                  8 4




Deklarasyon

“Oynamaya başlamadan önce, her çift ortağı ile konuşarak bir kozda mı yoksa sanzatuda mı oynamanın daha iyi olacağında anlaşırlar. Çiftin anlaşması şarttır.
“Kuzey ve Güney en çok hangi rengi beğenir? (pik) Bu rengi önce kim önerir? (Güney) Kuzey ve Güneyin bu renkte anlaşmalarının faydası nedir? (Kuzeyde yalnız üç tane pik vardır ve pikin koz olmasını kabul etmekte zorlanabilir.)
“Kuzey kaç löve alacağını tahmin eder? (üç.) Güney kaç lve alacağını tahmin eder? (altı veya yedi.) Kuzey ve Güneyin alacaklarını tahmin ettiği lövelerin sayısı kaçtır? (dokuz veya on.)
“Doğu Batının en çok beğendiği renk hangisidir? (Karo.) Bunu önce kim önerir? (Batı)
“Doğu kaç löve almayı ümit eder? (bir veya iki.)Batı kaç löve almayı ümit eder? (Üç veya dört) Doğu Batının almayı ümit ettiği löve sayısı kaçtır? (dört veya altı)
“Hangi çift daha fazla löve alacağını tahmin etti? (K-G) Normal olarak kontrat ne olur? (3♠ veya 4♠)

Talimatlar
“Siz ortağınızla karşılıklı olarak hangi rengi koz olarak seçeceğinizi konuşacaksınız. As, rua dam gibi kart ismi söyleyemezsiniz, kaç kartınız olduğunu da ifade edemezsiniz. ‘Körleri beğeniyorum’ diyerek başlayabilirsiniz. Ortağınız başka bir renk önerirse, siz ‘Körleri hakikaten çok beğeniyorum’ diye ısrar edebilirsiniz. Ortağınız başka renkleri önermeye devam ederse daha ısrarcı olabilirsiniz. ‘Hatırım için körlerin koz olmasını kabul et’ gibi!  Ne olursa olsun ortağınızla bir renk üzerinde anlaşmanız şarttır. Herkes aynı zamanda konuşabilir.”

Öğrenciler, diğer çiftin konuşmalarını duyduklarını ve bunun da onların konuşmalarını etkilediğini söyleyebilirler. İki tarafın da aynı avantaja sahip olduğunu onlara hatırlatın. Öğrenciler kız ve büyük kartları fazla olan rengi mi yoksa uzun ama zayıf olan rengi mi seçeceklerini bilemediklerini söyleyebilirler. En uzun rengi seçmelerinin doğru olacağını söyleyin.

“Her çift kozda anlaşınca, o renk koz olduğu takdirde kaç löve alacaklarını tahmin etsin. Hangi çiftin daha fazla löve almayı ümit ettiğini belirleyin.”

Takip

         “Kartlarınızı önünüze masaya açık olarak koyun. Dört ele bakalım.”

Kuzey ve Güney, pik koz olmak üzere dokuz veya on löve alacaklarını tahmin eder. Doğu ve Batı karo koz olunca beş veya altı löve almayı ümit eder.

“Daha fazla löve alacağını söyleyen çift kozu seçme hakkı kazanır. Kaç löve alacaklarını tahmin ediyorlar ise o kontrat olur. Kontrat onların rengi koz olarak oynanır ve çift tahmin ettikleri sayıda löve kazanmaya gayret eder.
“Bu elde deklarasyondaki arttırmayı Kuzey Güney kazanır zira onlar koz kendi renkleri olunca Doğu Batının kendi renkleri koz olunca alacaklarını ümit ettiklerine göre daha fazla löve almayı planlıyorlar.”

Netice

“Deklarasyonun gayesi kozu tespit etmektir. Ortağınızla konuşarak size fırsat verilirse hangi rengi koz yapacağınıza karar vermeye çalışmanızla başlar. Çift için en iyi rengi her iki ortak beğenmeyebilir. Anlaşmaya varmak, nazik bir işlemdir ama konuşarak ortağınızın fikirlerini öğrenmenizi ve sizin tercihlerinizi ona iletmenizi sağlamak gerekir.
“Kozu belirlerken ikinizde toplam en az sekiz kart olan bir rengi seçmelisiniz.”

Alıştırma Dokuz: Oyun

Giriş
“İki çift de koz üzerinde anlaşınca, el oynanır. Bu elde Kuzey Güney arttırmayı kazandılar ve koz olarak pik söylendi. Farz edelim işi biraz zorlaştırmak için, 13 lövenin 10 tanesini kazanacaklarını tahmin etmiş olsunlar. Şimdi briç elinin nasıl oynandığını göreceğiz.”

Talimatlar
“Koz olan rengi ilk defa kim söylemişti? (Güney) Güney deklaran olacak. Deklaranın solundaki oyuncu, burada Batı, atak eder. Şimdi bir yenilik! Deklaranın ortağı (Kuzey) yer olur ve batı atak ettikten sonra, yerin eli masaya kolanlar halinde açılır. Koz rengi kural olarak yerin sağına deklaranın soluna konur. Deklaran iki taraftan da kartları oynar ve mümkün mertebe fazla löve yapmaya çalışır.
“Deklaran masadan uzanarak yerin kartlarını oynamaz, ortağına hangi kartın oynanacağını söyler. Mesela, deklaran ‘ortak lütfen karo altılıyı oyna.’ Der. Bazen yalnız, karo veya altılı demek yeterli olabilir.
“Şimdi kontratı oynayalım ve Güney pik koz olmak üzere mümkün mertebe fazla löve almaya çalışsın.”
Öğrencilerin eli oynamasına nezaret edin. Güney muhtemelen 10 löve alır ama bu önemli değildir. Mühim olan yer ve deklaran olarak bir elin tam oynanmasıdır.

Takip
“Deklaran kaç löve aldı? Kuzey Güneyin almayı taahhüt ettiği sayı bu muydu? (10) Deklaran kontratını yaptı mı? Yoksa rakipler (yani defans) kontratı batırdı mı?”

Buradaki fikir, deklaran yer, defans, kontrat gibi kelimeleri takdim etmektir.

Netice
“Bir el oynamadan önce oyuncular karşılıklı konuşarak kontratı kararlaştırırlar. Deklaran koz olan rengi (veya sanzatuyu) ilk defa öneren oyuncudur. Deklaranın solundaki oyuncu bir kart atak ederek oyunu başlatır. Deklaranın ortağına yer denir; yerin kartları masya açılır. Deklaran iki eli de oynayarak kontratı yapmak için gerekli löveleri yapmaya çalışır.

Alıştırma On: Bir eli deklare edip oynamak

Giriş

         “Kozu tespit etmek kolay olmayınca ne olacağını görelim.”

Bu aşamada hazırlanmış ikinci elin bordunu masalara dağıtın.

Dağıtan: Kuzey                                 J 5 2
                             K Q J 8
                                9 3
                               10 8 6 4

                           A K 8                                                      ♠ 9 7 3
                            10 7 5                                    A 9 3
                            A K Q                                         7 5 4 2
                            9 5 3 2                                        ♣A K Q

                               Q 10 6 4
                               6 4 2
                               J 10 8 6
                               J 7



Deklarasyon

“Kuzey ve Güneyin koz yapmak isteyeceği bir renk var mı? (Hayır) Doğu ve Batının koz yapmak isteyeceği bir renk var mı? (Hayır) Ortaklar koz renginde anlaşamazlarsa kontratı nerede oynamalıdırlar? (sanzatu)
“Kuzey kaç löve alacağını düşünür? (iki veya üç) Güney kaç löve alacağını düşünür? (belki bir) Kuzey Güneyin almayı tahmin edebildiği löve kaçtır? (üç veya dört) Doğu kaç löve alacağını tahmin eder? (dört) Batı kaç löve alacağını tahmin eder? (beş) Doğu Batının almayı tahmin ettiği löve sayısı kaçtır? (dokuz)
“Hangi çift daha fazla löve almayı tahmin ediyor? (D-B) Kontrat ne olmalıdır? (3SA)

Oyun

“Sanzatuyu hangi ortak önermiştir? (Doğu veya Batı) Bu oyuncu deklaran olur.
“Deklaranın solundaki oyuncu ilk löveye atak eder. (ilk kartı oynar) Deklaranın ortağı (yer) elini masaya açar. Deklaran mümkün olduğu kadar fazla löve kazanmaya çalışır.”

Talimatlar

          “Kozu tespit etmek için daha önceki alıştırmada yaptığınızı tekrar edin.”

Öğrenciler birkaç dakika uğraşsınlar.

         “Koz tespitinde sıkıntı yaşamış olmalısınız. Dört ele de bakalım. Kartlarınızı önünüze yer gibi masaya açın.
“Kozu tespit ederken iki elde toplam sekiz kart olmasını arzu edersiniz. Bir çiftte sekiz kartlı renk var mı? (hayır.) Kozda anlaşamayınca nerede oynamak istersiniz? (sanzatu) Bu elde Kuzey Güney kaç löve almayı ümit eder? Ya Doğu Batı?

Öğrenciler Doğu ve Batının toplam dokuz löve alacağı konusunda mutabakata varmalıdırlar.

“Doğu mu Batı mı önce sanzatuyu önerdi? (emin değillerse Batıyı teklif edin.) Bu oyuncu deklaran olacak şekilde eli sanzatu kontratında oynayalım. Doğu ve Batının dokuz löve almayı taahhüt ettiğini kabul edelim.”

Eli oynasınlar. Batı, dokuz löve almakta zorluk çekmemelidir ama kaç löve alması önemli değildir. Alıştırmanın esas gayesi, deklaran ve yer nosyonlarını tekrar hatırlatmak ve kontratın bazen sanzatuda oynanabileceği fikrini öğrencilerin aklına yerleştirmektir.

Takip

“Artık briç oyuncularına benzediniz. Yerin kartları da masaya açılmış, şahane bir manzara. Oyunun mekaniği hakkında sorularınız var mı?”

Öğrenciler birkaç şey söyleyebilir. Bu fırsattan istifade, herkesin bir elin oynanmasında iki aşama olduğunu anlamasını sağlamaya çalışın: önce kontratı belirlemek için arttırma, daha sonra kontratı gerçekleştirmek için kartları oynamak.

Netice

“Briç hakkında fikriniz olmaya başladı zannederim. Deklarasyon ve kart oyunundan oluşan bir oyundur. Deklaran, yer ve defans oyuncuları vardır.
“Şimdiye kadar arttırmayı yapış şeklimiz kaos halindeydi. Ya iki taraf ta aynı sayıda löve almayı taahhüt ederse? Kozu kim belirleme hakkını kazanır? Deklarasyon lisanına geçip daha düzgün bir müzayede ortamına geçme zamanı geldi.